İnsanların bir kısmının davranışı bana çok ters geliyor. Bakıyorum da, beyler veya bayanlar, cennet hayatını dünyada yaşamak istiyorlar. İyi de bu dünya cennetteki gibi “keyif çatma” yeri ve yan gelip yatma yeri değil. Rabbim imanla kabre göçmeyi nasip eylesin. Bu dünya misafirhanesinden, imanla “terhis tezkeresini” alıp beka âlemine göçtükten sonra, mahşer meydanındaki, sırat köprüsündeki zorlu geçitlerden geçip de cennete girdikten sonra, artık ebediyen refah içerisinde yaşayacaksın. Elem yok, keder yok, hastalık yok, ibadet de yok. Rabbim, Kur’an-ı Azimüşşân’da bizlere cennetin nasıl bir mekân olduğunu tafsilatıyla bildiriyor. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) de hem Miraç Gecesi bizzat gördüğü ve defalarca rüya âleminde gördüğü cenneti anlatıyor. İşte gerçek saadet ve sürur yurdu orasıdır.
Peki, bu dünyada ne yapacağız? Rabbimiz bize ne kadar ömür vermişse, o ömrü, Rabbimizin razı olacağı amellerle geçireceğiz. Bu amellerin en şereflisi, cihattır. Gezip tozmayı düşünenler; Peygamber Efendimiz (a.s.m.), “Müminin seyahati, cihattır” buyuruyor. Sahabe-i kiram ve sonraki asırlardaki ecdat, gezip tozmayı, zevk-ü sefayı düşünmemiş. Cihadı düşünmüş. Lütfen onlara bakınız. Koca Fatih Sultan 49 yıllık hayatının neredeyse 30 yılını at sırtında geçirmiş. İstanbul’dan ayrı, koca koca ülkeler fethetmiş. Ömrü vefa etseymiş, Roma’yı da fethedecekmiş. Zira kafasına onu koymuş.
Adamcağız, sosyal medyada durmadan yediklerini paylaşıyor. Bakıyorum, bakıyorum ve inanın o adama acıyorum. Adam resmen midesine tapıyor. Midesini put edinmiş. Öbürü güzel bir yazlık peşinde, öbürü lüks bir binek sevdasında… Konuşun, ağzından dünyadan başka bir şey çıkmıyor. Böylelerine sadece selam veririm, o kadar. Benimle arkadaşlık yapacak kimse “kafa dengi” olacak. “Nasıl, biraz tarif et” derseniz, biraz ipucu vereyim: 1. Son yüz senede Ümmet-i Muhammed’in inancıyla oynanmakta. İnanç cihetinden çok ciddi hasarlar meydana gelmiş. Bunun tedavi edilmesi lazım. 2. Yine son yüz senede İslam yurtları işgale maruz kalmış. Bu işgalin bir kısmı devam ediyor. İslâm beldelerinin işgalden kurtarılması lazım. En başta da Kudüs-ü Şerif… Öyle sloganla falan değil, gerçek manada o zalimlerin oradan defedilmesi lâzım. 3. Ulemâi’s-sû’, ümerâi’s-su’, meşâyihi’s-sû’, mütrefini’s-su’ ümmetin başına tebelleş olmuş. Bunlar resmen baş belâsı. Ya, kendilerine çekidüzen verip ıslah olma yoluna gitsinler, bunu yapmıyorlarsa başımızdan defolup gitsinler, gitmiyorlarsa, onları Rabbü’l Âlemin’e havale etmek lazım. Rabbim onları silip atsın, inşallah… 4. Müslümanların dehşetli zulüm gördüğü yerler var: Çin işgalindeki Doğu Türkistan, Budistlerin işgalindeki Arakan, Yahudi işgalindeki Filistin ve bilhassa Kudüs ve Gazze gibi. Buralar ve dünyanın neresinde zulüm gören Müslüman varsa, hepsinin kurtarılması lazım… 5. Müslümanlar derin bir gaflet uykusuna dalmış durumda. Dostunu, düşmanını tanımıyor; düşmanların oyunlarını bilemiyor, göremiyor; Allah-u Teâlâ’nın, “Bunlar sizin düşmanınız! Bunları dost bellemeyin! Benim ve sizin düşmanlarınızı dost edinmeyin!” buyurmasına rağmen, inadına inadına düşmanlarla haleş-meleş oluyor. Daha düşünülmesi gereken hususları sıralamaya kalksak sayfalar yetmez. Bunları düşünenlerle oturup konuşurum. Yoksa bizim Antepli Hasırcızâde’nin dediği gibi; “Ne benden rükû sücûd, ne senden kıyam! Esselâmü aleyküm ve aleyküm selâm” derim, geçip giderim.
Bakınız Rabbimiz Kur’an-ı Azimüşşân’da mealen ne buyuruyor: “(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçmiş kavimlerin başlarına gelenler size de gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Yoksulluk ve sıkıntı onlara öylesine dokundu ve öyle sarsıldılar ki Peygamber ve onunla beraber iman edenler nihayet ‘Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?’ dediler. İşte o zaman (onlara), ‘Şüphesiz Allah’ın yardımı yakın’ (denildi)” (Bakara / 214).
Yeme içmeymiş; kendimi bildim bileli bir gün dahi ev halkına “şu yemeği yapın!” dememişim. Gezme tozmaymış; bilmem! 40 senedir uykum da çok sınırlı. Şurası muhakkak. Kıyamete kadar cihat devam edecek. Bu yeryüzünün her yerinde Ezan-ı Muhammedî okunacak, inşallah… Demek ki yapacak çok iş var. Ey müminler ve mümineler! İnanın bu dünya yan gelip yatma yeri değil. Âhirette pişman olmamak için, şimdi gayret zamanı… Cennette koltuklara kurulmuş oturunca birbirimize anlatacak güzel hatıralarımız, şerefli amellerimiz olmalı…