Atsızın yolundan gitti.
O talihsiz bir evlattı.
Tek Başına Bir Devletti.
Ancak Gaziantepli öz evladını tanıyamadı, kıymetini bilemedi. Çocuk yaşta Antep Lisesi'nde okurken, öğretmeni Allah'ı inkar etti diye onunla kavga eden yiğit. Lise bir de mahalli gazetede yazdığı ilk makalede Belediye Başkanına şunları yazdı diye afaroz edildi:
"Adana belediye başkanı asfalt yapmakla meşhur, ona Asfalt Rıza diyorlar. Bizim Gaziantep sokakları çamurdan geçilmiyor. Biz de sana Çamur Şevket mi diyelim" yazdı diye Gaziantep'in yerli dokunulmazlığı olan beyaz Türkler tarafından afaroz edildi. Vay efendim sen nasıl olur da bize posta koyarsın. Bir çocuğu Antebe sığdırmadılar. Lise birden terk, Antebi terk etti. Foto mercek Halit Ziya Biçer tarafından istanbul'a gönderildi. Orada bir gazeteciye emanet etti. İstanbul'da isteseydi beş tane üniversite bitirirdi. Ancak inadına yüksek tahsil yapmadı. Lise bir öğrencisi olarak dünyayı dize getirmek istedi. Kısmen başardı. Onbinlerce seveni var. Orada 40 yıl gazeteciliğe, yazarlığa devam etti.
Yazarını kurşunlatan yazılar kitabını yazdı, 240 yıl hapsi istendi. Ülkücüye Notları yazdı. Ülkücü gençliğin Necdet Ağabeyi oldu. Hayatı cezaevlerinden geçti. İşkenceler gördü. Her iki kolu dirseklerinden kırık idi. Yine de yılmadı. Ülkücü Hareketin Lideri Alparslan Türkeş'e bile kafa tuttu. İşte buralardan TÜRKÇÜ TURANCI ÜLKÜCÜ BİR DEV geldi geçti.
Sevenleri tam sevdi, sevmeyenleri tam sevmedi. Ortası olmadı. Onun tabiri ile hiç bir zaman yumuşak Ğ olmadı. Onunla bir dostluğumuz oluştu. Kurultay ve Ortadoğu Gazetelerinin Gaziantep temsilciliğini bana vermişti. Uzun süre beraber çalıştık. Ardından Sevinç adında bir sayı dergi çıkardık.
Türk ocaklarında ailesi ile birlikte anma programı yaptık. Arkasından iki şiir yazdım. İşkence gören Ülkücülerin dostu çay ve sigara onu aldı götürdü. Akciğer kanseri olmuştu. 9. Ölüm yıldönümünde Türkmen Ağası Necdet Sevinç Beyimizin mekanı cennet olsun. Ülkücü Hareketin başı sağ olsun.
ATSIZIN ARDINDAN
Burada baş sağlığı, orada gözler aydın;
Íki ayrı dünyada iki ayrı tören var.
TANRI katından gelen bir yüce buyruk üzre,
Aramızdan ansızın çadırını deren var.
Orada ecdat ruhu şadümanlık içinde
Burada tamu içre gönüllerde boran var.
Eksilmiş bir yanımız; çarpılmış gibiyiz hep
TANRI korusun sanki, Bozkurtluğa kıran var.
Yukardan gök mü bastı; altta yer mi çöktü ne?
Kimsede ağız dil yok; gözleriyle soran var.
Buradan uğurlarken onu binlerce Bozkurt
Orada karşılayan binlerce Alp-Erenler var.
O gün Tanrıdağı'nda tan ağardığı çağda,
Dediler Oğuz Han'ın otağına giren var.
Töredir; konan göçer, doğan gün batar elbet
Tanrı zeval vermesin; devlet, din ve KUR'AN var.
NYG.