USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

CAMİME GEEELLL !

07-06-2021
Efendim, sözlerime başlamadan evvel Antepli hemşerim MEHMET YETKİNŞEKERCİ’yi peşinen TEBRİK eder, selam ve hörmetlerimin lütfen kabulünü istirham eylerim.
Demokrasilerde ÇARE tükenmez (ama DERT de heç bitmez) ya …
Önemli olan, demokrasinin sağladığı rahat ortamda dertlere DERMAN olacak, sıkıntıları giderecek ÇARELER üretmekte MÂHİR (hünerli) olabilmek, MARİFET üretebilmek ve YENİLİKLER gösterebilmektir.
İşte Yetkinşekerci hemşerim, şahsının yaptırdığı, yani şahsına ait olan CAMİYE daha ziyade cemâat gelmesini temin etmek ve CAMİSİNİ tanıtabilmek için bizzat ve şahsen kendi elleriyle DÜRÜM hazırlarken çektirdiği resimleri gösteriyor ve MÜ’MİN kardeşlerini CUMA namazı için CAMİSİNE çağırıyor.
Bence bu iş ve işlem bu sahada çok büyük bi İNCELİK ve çok büyük bi YENİLİK.
GÂVURLAR buna (inovation) İNNIVEYŞIN diyorlar.
"Bir
Daha ileri zamanlarda bu DÜRÜM dağıtım işi geliştirilebilir ve mesela AİLE boyu için ilave yapılabilir. Yani Karı-Koca ve 2 çocuklu bi aileye 2’şer DÜRÜM verilebilir. Sadece Cuma günleri değil, her günün öğle vakitlerinde devam edilebilir.
Bence, yani bana göre ve şahsımca, diğer CAMİ SAHİPLERİ de bunu düşünmelidir.
Cami sahiplerinin mali ve maddi imkânları nisbetinde olmak üzere, MÜDAVİMLERİNE (yani, devamlı gidip gelenlere ve yani bi nev’i ABONELERİNE veya MÜŞTERİLERİNE) bazı ilave (lokma tatlısı, Şam tatlı gibi) İKRAMLAR da yapılabilir.
Maksat camilerimiz BOŞ kalmasın, ahâlinin ayağı alışsın camilerimiz DOLSUN.
“BOŞ-DOLU” dedim de aklıma geldi:
ÇAMLICA Tepesi’ndeki geçen sene açılışı yapılan 55 000 mü’minlik Camimiz ne âlemde acaba ?
Vallahi, ben gazete haberlerinin yalancısıyım; bi sabah namazında sadece 55 (ELLİ BEŞ) mü’min vatandaş varmış. Ki, oradaki görevli sayısı bile bundan fazlaymış.
Diğer vakitlerde bu sayı mutlaka artar ve 500 – 600 olabilir, ama hiçbir zaman, ELLİ BEŞ BİNİ bırak, 5000 bile olamaz desek, yalan olmaz değil mi ?
(Gerçi, “Camilerde boşluk kalırsa o boşlukları MELEKLER doldurur.
Oralar Allah'ın EVİDİR” deniliyor ama, elbette ki insanların çokluğu daha mühimdir.)
Düşündüm de “hani bi kaç defalığına manzara seyretmek için gidilebilir de, yaav onca mesafeyi kat edip de devamlı olarak, hele de KIŞ günlerinde, sırf NAMAZ için o Tepe’ye gidilip gelinmez ki ?” dedim ve kendi kendime;
“İşte buraya da YETKİNŞEKERCİ usül ve tarzında bi YENİLİK getirmek lazımdır” diye ilave ettim.
Biliyorsunuz ya; o Tepe’ye dikilen ve geçen hafta açılışı yapılan radyo-TeVe verici kulesi restoranı fiyat listesi yayınladı ki, her babayiğidin girmeye cesaret edebileceği bi yer olmadığı anlaşıldı.
Mesela, bi SERPME KAHVALTI 180 lira. Giriş ücreti de 60 lira. Kendi otomobilinle gidersen zaman kaybını ve benzin masrafını da eklersen ve bi de aile boyu gidiyorsan eğer, masrafın altından kalkılamayacağı görülür. Onun için orasının akıbeti de biraz meçhuldür ve iflas tehlikesi ile karşı karşıyadır. (İÇKİ de yok ki, SARHOŞLAR gitsin ve orası biraz şenlensin ve para kazansın diyelim ya, neyse)
Bence bu Kule’ye ancak (Nuri Halil Poyraz’ın nihavend makamındaki) “ÇAMLICA yolunda ÂŞIĞI kolunda İŞLERİ YOLUNDA” şarkısını söyleyenler çıkabilir ya, yine neyse …
İşte bu durum, bana bi ilhâm verdirdi ve aklıma düşürdü de, “bu KAHVALTI işini, Kule’deki “SERPME” yerine cami avlusunda KÖY KAHVALTISI şeklinde icra etmek suretiyle ahâlinin hizmetine sunmak mümkün olmaz mı acaba ?” diye gendi gendime sormak lüzumunu hissettim.
Ve bu Camimizin sahibi olan Devlet’imiz için bunu karşılamak hiç de zor olmasa gerek diye fikreyledim.
Değil mi ya efendim ?
Buraya KATRİLYON liralar harcayarak böyle ULU MUAZZAM bi eser yapan Devlet’imiz, MÜ’MİN vatandaşlarının ayağını alıştırmış olmak için mütevazı bi KÖY KAHVALTISI masrafını karşılayamayacak kadar güçsüz müdür ki ?
Hâşâ, değildir tabii ki !
En azından şimdilik sadece CUMA namazları için bööle bi uygulama başlatılıp bilâhire diğer günlere da sarkıtılabilir.
Bir de şuna bakın hele !
İnsanların önünde arkasında gezen ve onu koruyan ( ve sadece, CİMA halindeyken, yani DOĞURMA ve DOĞURTMA muamelesi yaparken ve HELÂDAYKEN yani KENEFTEYKEN ve GUSÜL abdesti alırken, bu haller bitinceye kadar insandan ayrılan) HAFAZA MELEKLERİ ve;
Bir de, insanların (sağdaki) iyiliklerini ve (soldaki de) kötülüklerini yazan ve iki omuzunda oturan (ve hani, namaz sonlarında önce sağ taraftakine, sonra da sol taraftakine “esselamü aleyküm” diye selam veriyoruz ya, işte o) KİRÂMEN KÂTİBÎN Melekleri var iken;
(İsrâ Sûresi 13. Âyet. İntifar Sûresi 10-12 âyet. Kaf Sûresi 21. Âyet)
Şimdi de, “CAMİLERİN kapısında ellerinde kayıt DEFTERLERİYLE bekleyen (yazıcı) MELEKLER” de var imiş ve bunlar, “CUMA namazına gelenlerin kaydını yapıyorlar” imiş.
DİB’in Din İşleri Yüksek Kurulu Uzman Yard. Gülsüm SOYDAN Hanım Hocamız öyle demiş ve şööle devam etmiş:
“Hutbeden önce yerimizi almalıyız ve KAYIT dışı kalmamalıyız” demiş.
Vallahi eyi de söylemiş.
Ve işte bu durumu sağlamlaştırmak için DÜRÜM işini biraz geliştirip ve genişletip milletin ayağını camilerimize alıştırmak lazımdır.
Haaa aklıma şimdi geldi:
17-25 Aralık operasyonlarından sonra istifa eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın, Trabzon'a yaptırdığı 60 000’lik camisi ne vaziyette acaba ?
Keza Adıyaman’ın (2020 yılı sayımına göre) 7 803 nüfuslu SAMSAT’ına yaptırılan 9 binlik caminin bitip bitmediğini de bilmiyorum.
Haaa az daha unutuyordum:
HULUSİ Paşamızın da Kayseri'de yaptırdığı bir cami var ya ...
Bunları öğrenmek zor olmasa gerek.
Bilenler veya öğrenenler, bilmeyenlere anlatsın hele.
Yurt dışında dünyanın dört bir bucağındaki (Moskova, Londra, Vaşington, Moldova, Özbekistan, Türkistan, Kazakistan, Kenya, Nijerya, Somali vs. vs. vs.) camilerin DOLDURULMA işlerini de oradakiler düşünsün, bize ne ki ?
Değil mi ya efendim ?
Bu duruma ya siz ne dersiniz efendim ?
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?