Lafı dolandırmadan, eğip bükmeden, elalem ne der demeden hemen konuya gireceğim “dimdirek”!
“Dost acı söyler”, kaç vatandaşın yapabilse, CHP Gaziantep binasının önüne gidip, ellerini binanın iki köşesinden tutarak bir insanın omuzlarından tuttuğu gibi sarsıp, bağırarak “kendine gel” artık demek istediğini biliyorum.
Ne yapmalı?
Çok basit!
Şu on beş gün içinde; Gaziantep’te daha önce İl başkanlığı, ilçe başkanlığı, İl başkanlığı adaylığı, ilçe başkanlığı adaylığı, milletvekilliği, milletvekilliği adaylığı, belediye meclis üyeliği, meclis üyeliği adaylığı, genel merkez delegeliği, genel merkez delegeliği adaylığı, belediye başkanlığı, belediye başkan adaylığı ve bütün bu makamların aday adaylarına düşen en büyük vicdani sorumluluk elindeki “işi” on beş günlüğüne erteleyip birlik ve dayanışma için “TEK LİSTE” halinde il başkanlığı seçimlerine gitmek için çalışmak olmalıdır.
Çalışmak için başlamanın en kolay yolu ise hemen elindeki telefonla en yakın çalışma arkadaşını arayıp diyalog zincirini başlatmak olmalıdır. Bak o zaman kentteki değişim heyecanına!
CHP Gaziantep’in tekrar bir seçim yarışı ile birbirine harcayacağı enerji yoktur!
CHP Gaziantep’in “ben gelirsem daha iyisini yapacağım” diye delegeleri üyeleri kendi tarafına çekmeye çalışarak kaybedeceği zamanı yoktur!
CHP Gaziantep’in hala ‘gölge oyunu’ peşinde olanlara ihtiyacı yoktur.
Neye ihtiyacı vardır?
Birlik ve Dayanışmaya!
Ne yapmalıdır?
Bu şehirin geleceği için fikir üreten, elini taşın altına koymaya hazır bir çok insanı bulup çıkarmalı gelin demelidir, biz önce birbirimizi kazanacağız sonra şehri, dostlarımızla birlikte, dostumuz olur musunuz!
Kim demelidir?
Yukarıda söylediğimiz, her makamın aday adayları, adayları, seçilmişleri ahlaki ve vicdani sorumluluk gereği bunu demelidir. Bu sorumluluk büyüktür, yüktür!
O sorumluluğu almanın tam vakti!
Zor bir süreç; Doğru yönetildiğinde, dikkatli yönetildiğinde, vicdanlı yönetildiğinde değişimin, heyecanın her partiliyi saracağına kuşku yoktur.
Hatta bu değişim kentteki herkese etki edecektir. CHP’nin kentteki ‘ileri gelenleri’, ’ağabeyleri’ bu sorumluluk sizin omuzlarınızdadır, yapabilirsiniz.
Bunu yaptığınız an görün o zaman; Esnaftaki, çiftçideki, işçideki, işsizdeki, emeklideki, gençteki, kadındaki, dostlarınızdaki umudu. Bu kente sizin bir “UMUT” borcunuz var, onu ödemenin tam zamanı.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
