USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

ÇÖKÜŞ

15-06-2022

Ekonomist değilim, durumu anlamak icin Ekonomist olmaya da gerek yok. Her yaştan insan durumun vehametini anlayabilir!..

Kriz, liranın dalgalanmalar hâlinde büyük oranda değer kaybetmesiyle görünür olmaya başladı ve sonraki aşamada, ödenemeyen borçlar ve ekonomik daralma ile daha derin bir boyuta ulaştı.

Enflasyon oranı çift hanelerde takılıp kalınca stagflasyon ortaya çıktı.

Cumhuriyet tarihinde ilk defa kamunun faiz borcu, anapara borcunu geçti.
Kriz, kolay kredi ve devlet bütçesiyle desteklenen inşaat sektörü patlamasının yarattığı, Erdoğan liderliğindeki ekonomik büyüme döneminin sonunu getirdi.

Merkez Bankası gelişmiş ülkelerde faiz oranlarının uzun bir süre çok düşük seviyelerde olması sayesinde kademeli olarak politika faizini düşürebilecek politika alanını buldu.

Fakat bir yandan faizleri düşürürken bir yandan TL’nin değerini korumayı sağlayan küresel konjonktür ABD’nin 2008-09 Finansal Krizi sonrası devreye koyduğu varlık alımı programını sonlandırmasıyla birlikte 2013-15 döneminde son buldu.
Küresel konjonktürün değişmesiyle birlikte Türkiye’de politika yapıcılarının aynı anda politika faizlerini aşağı çekip TL’yi değerli tutabildiği politika alanı, git gide daralmaya başladı.

Bu daralma, böylece Ekonomik çöküşü başlattı.
Yüzde 99’u hiçe sayan yüzde 1’in kendilerini kurtarma kararlılığı çöküşü daha da hızlandırıyor.

Açıklanan son ekonomik büyüme gerçekleri de bu hali yansıtıyor. Türkiye ekonomisi, bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde yüzde 9,9 küçüldü!.

Birileri, istatistik ölçerler rakamın çift basamaklı olmamasından dolayı rahatlamış olsalarda verinin azıcık altına baktığımızda büyük daralmaların ne derece yaygın halk kitlelerini etkilediğini görmek mümkün.

Bu ekonomik çöküş ve paramızın değer kaybı ağır bir fakirleşmeyi de beraberinde getirdi!.
İktidar göz göre göre gelen ve yıllardır birikiyor olan krizi çözmek yerine krizin algısını yönetmeyi seçtiği için krizi olacağından da daha derin yaşıyoruz!.

İktidarın pandemiye yaklaşımı da farksızdı; salgını değil algısını yönetmeyi seçti.
Bu da ağır sağlık etkileriyle beraber derin bir ekonomik yükü de doğurdu.

İktidar her manada ülkeyi bir uçurumdan aşağı yuvarlıyor.
Algıyı yönetebilmek için döviz kurunu, özellikle de doların düzeyini 7.00’ın altında tutabilmek için milyarca dolarlık uluslararası rezervimizi heba etti!.

Sonuç, doları 14.00’ın altında tutmak için son birkaç ayda yaklaşık 40 milyar dolarlık rezervin ucuza Türkiye’den çıkış yapan yabancılara satılmış olması...
Sonuç, bugün döviz kurunun 17,35 TL düzeyine yerleşmiş olması…
Sonuç, TL’nin son bir ayda sadece 25 kuruş değer kaybetmesinden bile kaynaklı enflasyonda yaşanacak artış, sadece önümüzdeki 12 ay içerisinde ödememiz gereken (Eylül 2021 verilerine göre,) 171,4 milyar dolarlık borcumuzun TL yükünün daha da artması demek.

İktidar, Algıyı yönetebilmek, sanal bir refah duygusu yaratmak için bir kez daha vatandaşı borca boğmayı seçti!.
Hane halklarının borcu 197 milyar TL arttı. Oysa aynı esnada pek çok üretici iflasın eşiğinde, milyonlarca emekçi işsizliğin karanlığına mahkûm edildi. Gelirsiz bırakıldı.

Pandemi döneminde işsiz gelirsiz kalanlara sahip çıkmayıp halkına IBAN veren devlet, otoyollar ve Avrasya tüneli için rantçı yandaş müteahhitlere 1.5 milyar TL ödedi.
Ve gerçek çözümler yerine vatandaşı borçlandırarak sorunu ötelemeyi seçmekle de ancak bu kadar oluyor işte;

yüzde 9,9 küçüldük.

Ekonomik çöküş bu işte...
Ülkenin kaynaklarını zenginliklerini yok eden çöküş…
Zenginlik içinde halkı yoksulluğa mahkûm eden çöküş…
Ama esas felaket, organize kötülüğün devleti çökertmesinde. Organize kötülüğün giderek yaygınlaşmasını teşvik eden, izleyen ve alkışlayan siyasi anlayışta!.

Çete hukukunu savunanlar,
insan, çevre ve doğa katliamcılarının tamamı, halkın dayanışmasıyla kurulacak özgür ve demokratik hukuk devletinde, gerçek adalet önünde hesap verecekler.

Kalın sağlıcakla

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?