Nedim ÇAKMAK
PARTİ PEHLİVANIN TORUNU,
GAZİ,
ÖĞRETMEN,
ARKEOLOG,
YAZAR,
TARİHÇİ,
REHBER,
KAPTAN,
6 DİL BİLEN
EFE…
Nedim Çakmak, Nedim Baba!
O, sadece bir yazar değildi.
O, sadece kitapların, belgelerin, arşivlerin adamı değildi.
O, bir milletin hafızasıydı. Gerçeklerin peşinden giden, saklananları açığa çıkaran, susturulmak istenen seslerin yankısıydı.
“İşgal Günlerindeki İşbirlikçiler, Hüsnıyadıs Hortladı” eserinin yazarıydı.
“Aslında Ne Oldu?”, “Aslında Kimdiler?” sorularının cevabını arayan, Derin Millet Arşivi’ni milletine adayan adamdı.
Köy öğretmenliğiyle başlayan bir ömrü, ilimle, mücadeleyle, fedakârlıkla, cesaretle ördü…
İngilizce öğretmenliği, tarih ve sanat tarihi öğretmenliği, lisanlı turizm rehberliği…
Yetmedi, İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nde doktora…
Klasik ve Helenistik dönem arkeoloğluğu…
Klasik filoloji lisansı…
Yetmedi, Cenevre Uluslararası Telekomünikasyon Lisansı…
Yetmedi, denizlere açıldı!
20 yıl uzak denizlerde… Önce güverte ve muhabere zabitliği, sonra uzak yol kaptanlığı… Denizcilik Akademisi’nden güverte öğretmenliğiyle emekli olmak ve Türkiye’nin nadir Beybaba Kaptan’larından biri olmak.
Yetmedi, milletinin kalkınması için çalıştı!
İzmir’de Köy-Koop Eğitim Başkanı olarak Dünya Bankası kredileriyle köylere tavuk çiftlikleri kurdu, köylünün kalkınması için mücadele etti.
Yetmedi, vatanına hizmet etti!
İran-Irak savaşında Türk süper tankerlerinin güvenliği için Hürmüz Boğazı’nda Türk gemilerine ****luk yaptı.
İran Hark Adası’ndan ucuz petrolün Türkiye’ye taşınmasını sağladı. Bu uğurda Saddam Hüseyin’le iki defa görüştü. Ucuz petrolü almak için sadece Türk gemilerine izin almayı başardı. Bu sistemin kontrolünü sağlamak için çeşitli gemilerle bölgeye seferler düzenledi. O günlerde gelen ucuz petrol, Türk ekonomisini ayakta tuttu.
Ama biz ona sadece “yazar” diyoruz…
Ve o, sadece bunlarla da anılacak biri değildi. Kıbrıs ve Körfez Savaşı gazisiydi.
Üstelik, iki gaziliği olmasına rağmen gazi maaşını dahi almayan bir vatan adamıydı.
Çünkü onun için unvanlar, makamlar değil, millete hizmet esastı.
Tüm bu mücadelelerinin yanında, Türkiye’nin eğitim sisteminin neden geriye gittiğini bizzat yaşayan, gözlemleyen ve sorgulayan biriydi. Onun kaleminden dökülen şu satırlar, bir milletin aydınlık günlerden nasıl karanlığa sürüklendiğinin en acı belgesiydi:
50 YIL ÖNCEKİ LİSE MEZUNLARI BİLİM ADAMI FORMATINDAYDI,
ŞİMDİKİ PROFESÖRLER BİLE NEDEN ESKİ LİSE MEZUNLARI KADAR BİLİM ADAMI DEĞİLDİR,
FİLM ADAMIDIR…
BİZ KAYBETTİK,
KARANLIKLAR KAZANDI…
VATANIMIZDA SADECE ÜÇ ÜNİVERSİTE VARKEN AYDINLIKLAR VARDI,
ŞİMDİLERDE 150 ÜNİVERSİTE İLE,
NEDEN VE NASIL KARANLIKLAR GELDİ?
KENDİ HAYATIMIN KISA ROMANINI OKUYUNCA ANLARSINIZ…
⸻
Bir köy öğretmeni olarak hayata başladı. Küçük yaşlarda çiftçilikle yoğrulmuş, sanayiye merak salmış, eğitim için çabalamıştı.
Öğretmenliğe başladığında, köy halkına bilim ve teknolojiyi ulaştırmak için kolları sıvadı.
900 liralık Grundig marka bir radyonun nasıl 30 liraya mal edilebileceğini gösterdiği için hakkında soruşturma açıldı, sürgüne gönderildi.
Bir köyü elektriğe kavuşturduğunda, “Öğretmenimiz elektrik icat etti!” diye sevinç çığlıkları atan köylüler, jandarmanın köyü basmasıyla bir kez daha gerçeğin sert yüzüyle tanıştı.
Ve sistem, ona şu mesajı verdi: Burası Türkiye, icat çıkarma!
Bunlara boyun eğmeyen Nedim Çakmak, denizlere açıldı. Uzak yol kaptanı oldu. Ama yıllar sonra döndüğünde gördü ki, sığırlar hâlâ aynı yerde otluyordu…
O, milletinin uyanmasını istiyordu. Aydınlıktan yana, ilimden yana, hakikatten yana bir nesil hayal ediyordu. Ama bu sistem, mucitleri susturup, körelmiş zihniyetleri ödüllendiren bir sistemdi.
⸻
Doğru bildiğim birçok yanlışı, bilmediğim nice gerçeği senden öğrendim.
Mekânın cennet olsun, Deniz Fenerim.
Sen sadece bana değil, tüm millete deniz feneri oldun.
Fırtınalı sularda şimdi yolumuzu kim aydınlatacak?
Ve bana yazdığın bu mesaj, benim için, Senin bana vasiyetindir. Halk Kürsüsü WebTv'deki programlarının senin adına kitaplaştırılmasını sağlayacağım Deniz Fenerim.
Ruhun Şad, Mekânın Cennet Olsun…
