Yavaş yavaş olsa da, devran dönüyor. Olsun, dönsün de yavaş dönsün.
Uzun zamandır, en umutsuz, karamsar anlarımızda bir teselli olarak kendimize söylediğimiz: ”Devran dönecek” umudu ile nelerimizi kaptırmadık ‘girdaplara’: Çocukluğumuz, gençliğimiz, olgunluğumuz, işlerimiz, hayallerimiz, ideallerimiz... ”Dayan ha rüsva etme beni” deyişimiz!
Şimdi de çocuklarımız, aynı umudun peşindeler! Girdap olmasın da, umut olsun!
Devran dönüyor mu, sahiden?
Hadi, varsayalım dönüyor!
Devran dönüyor, yavaş da olsa dönüyor.
E, o zaman bazılarını uyarmak gerekmez mi, madem devran dönüyor!
Olur ya, bu ‘dönüşü’ farketmeyenler olabilir. Kendilerini sonsuz bir ‘mutluluk’ içinde bazı gerçekliklere sırtını dönerek yaşayanlar kulakları tıkalı gözleri bağlı zevk-i safaya dalmış olabilirler!
Uyarmak gerekiyor!
Ne olur ne olmaz geç kalmasınlar hazırlık yapsınlar, ’taşınmak’ zorlaşabilir!
“Devran dönüyor.”
Kendini olmadığı bir şeymiş gibi gösterenlere, yalakalara, işbirlikçilere, hiç birşey yapmayanlara, neme lazımcılara, tuzu kurulara, suskunlara, insafsızlara bir insaniyet görevi olarak hatırlatalım: ”Devran dönüyor.”
Yazıktır “emekleriniz” boşa gitmesin, bunca senedir istikrarla inşa ettiğiniz ‘kişiliğiniz’ heba olmasın. Onca çaba harcayarak kuruttuğunuz tuzunuz ıslanmasın! Kulak burun boğaz kontrolünüzü yaptırın. İşbirlikleriniz, yalakalıklarınız, taklalarınız, rantlarınız boşa gitmesin. Kokuyu duyuyor musunuz, ya da sesleri! Siz de hafiften ses vermeye başlayın! Taraf değiştirme vaktiniz geliyor gibi! Biraz egzersiz yapın takla atmayı unutmuş olabilir organlarınız. Göç gözüküyor, geç kalmayın: ”Aslında ben” ile başlayan cümlelerinizi hazırlayın! Sosyal medya temizliğiniz gerekebilir! ”Gösterişçi tüketim” anlayışınızla gözümüze soktuğunuz kibirinizi, kayıtsızlığınızı, bana neci tutumunuzu alışkanlık haline getirdiyseniz şimdiden bırakmayı deneyin.
Televizyonlarda sözünü, köşesinde kalemini eğip bükmekten helak olmuş ‘adam’, devran dönüyor.
Merak etmeyin, vücudunuzun en kıymetli organını incitmemek için koltuklar hazırlanıyordur!
Geç kalmayın, hazırlığınızı yapın taraf değiştirmek için bir ön hazırlık çalışması yapmanız gerekecek. Huylu huyundan vazgeçer mi? Ne yazık ki huyunuz bu en iyi yaptığınız iş taraf değiştirmek.
Ben mi, ne yapacağım?
Ben!
Size yer açacağım, baş köşeye kurulmanız gerekiyor ya!
Baş köşeye kuruluşunuzu, yüzsüzlüğünüzü hayretler içinde izleyip şaşkınlıktan küçük dilimizi yutacağız.
Ulan!diyeceğiz, ne ‘devranmışsın’ be!
Yani!
Ne diyor Nazım: ”Şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak...”
Yani, yine üzüm gibi ezip şarabımızı içebilirsiniz, afiyetle diyecektim ki!
Yok, afiyet olmasın!
Kendi şarabımızı biraz da biz içelim da!
Devran dönüyor, ağır aksakta olsa dönüyor.
Olsun dönsün de!
Elbet bir ağaç gölgesi buluruz!
Ulan, ne umutmuşsun be!
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?