Müslümanlar olarak, İslâm tarihinin (yani Hazret-i Âdem Aleyhisselam’dan bugüne kadarki tarihin, 124 bin peygamberin ve ümmetlerinin yaşadıkları zamanın) en sancılı devresinde yaşamaktayız. Hem imanımız, hem canımız, hem malımız, hem vatanımız, hem namusumuz tehdit altında. Bazı İslâm ülkelerinde yaşayan Müslümanların durumu daha vahim. Kâfirin işgali altında yaşayan, ya da kâfire kul köle olmuş münafık idarecilerin yönetimi altında yaşayan Müslümanlar gibi…
Kâfirin yaptıklarını anlamak mümkün. Zira onlar, yılanın ve kuduz köpeğin ısırması gibi, tıynetlerinin gereğini yapıyorlar. İnsanın anlamakta zorluk çektiği, Müslüman gözüken, ya da “Müslüman rolü” oynayan hain başların yaptıkları… İnsan bu kadar mı hain olur, bu kadar mı zalim olur, bu kadar mı Müslüman düşmanı olur… İçlerinde yüz binlerce Müslüman’ı katleden, hapse atıp işkence yapan, İslâm ülkelerine saldırıp yüz binlerce Müslüman’ı öldüren de var, İslâm ülkesinin bütün varidatını ecnebiye, yani harbi kâfirlere peşkeş çekenler de… Yüz yılda neler neler gördük. Şimdi isimlerini sıralayarak temiz ağzımızı kirletmeyelim. Onlar, yani gerçekte “bizden” olmayan, hep “onlardan” yani harbi kâfirlerden olan, onların bir dediğini iki etmeyen, onların bütün plan ve projelerini uygulayan o hain zalimlerin elinde güç var. Onların idaresi altındaki Müslüman halk ise güçsüz, çaresiz. Ancak bütün mazlum Müslümanların elinde o zalimlerin hesap edemediği bir güç var: Dua… Beddua değil, dua…
Dua müminin silahıdır. Gerek bir asırdan beri Müslüman yurtlarını diktatörlükle yöneten ve geberip giden zalimlerin ve onların kurduğu rejimi devam ettirenlerin idaresi altında yaşayan, gerekse düzgün bir idare altında yaşayıp da hürriyetin tadını çıkaran Müslümanlar topyekûn dua etmelidir. Ancak duadan evvel, dışımız ve içimiz tertemiz olmalı. Mümkünse gusül abdesti almalı, değilse taze bir abdest almalıyız. İki rekât da olsa nafile namaz kılmalı ve namazın ardından ellerimizi Dergâh-ı İlâhiye’ye çevirip dua etmeliyiz. Duadan evvel; hadd-i bülûğumuzdan bu yana işlediğimiz bütün günahlara tevbe etmeliyiz. Peygamber Efendimize (a.s.m.) selât-ü selâm getirmeliyiz. Şirk unsuru ne varsa reddetmeliyiz. Allah-u Azimüşşân’ın gönderdiği din olan İslâmiyet’i bütün unsurlarıyla kabullendiğimizi bir kere daha belirtmeli ve bunun gereğini yerine getireceğimize söz vermeliyiz. Müslüman kardeşlerimizle küslüğü, kırgınlığı bir tarafa bırakmaya, Allah için cihat etmeye, kâfirleri ve onların uşaklarını sevmemeye ahdetmeliyiz. Ondan sonra dua etmeli, duamızın sonunda yine salâvat-ı şerife getirmeliyiz. Sizi bilmem, şahsen ben beş vakit namazda, yaptığımız tefsir-hadis- fıkıh sohbetlerinin hitamında ekseriyetle şu şekilde dua etmekteyim:
“Ya Rabbi başımıza akl-ı müstakim, kalbimize, iman-ı kâmil, vücudumuza sıhhat ve afiyet, rızkımıza bereket ihsan buyur. Yolcularımıza selametlikleri, borçlularımıza edaları, hastalarımıza şifaları nasip et.
Ya Rab! Bizim ahvalimizi düzelt, ef’alimizi güzel kıl, fakirlik ve hakirlik eleminden kurtar. Kazadan, belâdan halas kıl. Düşmanların, insanı dalâlete sevk eden şeytanların, daima fenalık ile emreden nefsimizin şerrinden muhafaza eyle.
Ya Rab! Bizi hukuk-u ubudiyetinle kaim olan salihlerin, nimet-i İlâhiye’ne şükreden ğanilerin sırasına kat. Dünya ve ahiretle alâkalı bütün işlerimizin yoluna girmesini müyesser kıl ve hayırlısı ile muradımızı hâsıl et. Şerden ve isyandan, büyük-küçük günahların hepsinden uzaklaştır. Amel-i sâlihe, doğruluk ve masumluğa yaklaştır, salih kullarından eyle.
Ya Rab! Bizi, dinde musibete uğratma, dünyayı en büyük düşüncemiz ve ilmimizin nihayeti kılma. Bize, mâ’siyyetten (günahlardan) alıkoyacak kadar haşyetinden hisse ver. Cennetine ulaştıracak kadar taat nasip et. Dünya musibetlerini kolay gösterecek kadar kuvvetli iman ver. Bizi hayatta bıraktığın müddet göz, kulak ve kuvvet nimetinden mahrum etme.
Ya Rab! Mazlum kardeşlerimizi kurtar. Kurtarıcı sensin. Kâfirleri, münafıkları ve onların komitelerini zelil eyle, perişan eyle. İslâm ordularını, mücahidin-i İslâm’ı mansur ve muzaffer eyle. Müslüman evlatlarının İslâmî terbiye ile yetişmesini nasip eyle. Müslümanların başında, Müslümanlara karşı şefkatli, kâfirlere ve zalimlere karşı izzetli ve şecaatli idarecilerin bulunmasını nasip eyle ve onları bütün hayırlı işlerinde muvaffak eyle.
Ya Rab! Son bir asırda ümmetçe bunaldık. Bize ferec ver. Kur’an ve sünnet etrafında birlik olup cihat etmemizi nasip eyle. Kâfirlerin Müslümanlar aleyhine kurdukları bütün tuzakları kendi aleyhlerine mün’akis eyle! Âmin! Bi hurmeti Seyyidü’l Mürselîn.” (Dualarımızın kabulü, hayırların fethi, şerlerin def’i için, Allah rızası için El-Fatiha!)