YALAN, İFTİRA dillerden düşmez oldu.
Eskiden UTANMA vardı.
UTANMA gitti, ARSIZLIK geldi.
HIRSIZLAR, dürüstlük dersi vermeye başladı.
SAMİMİYET kalmadı.
RİYÂKÂRLIK (iki yüzlülük) ve hatta YÜZSÜZLÜK ön plana çıktı ve normal davranış biçimi hâlini aldı
AHLÂKSIZLIĞIN her türlüsü (hırsızlık, yolsuzluk, sahtekârlık, soygun, rüşvet, zimmet, irtikap ... vs.) ülkemizde ayrı bir SANAYİ kolu haline geldi ve bu işleri asli MESLEK edinenler üst başta yerlerini aldı.
Siyasetçilerimiz eskiden, İLLET, ZİLLET, AŞAĞILIK, SÜRTÜK, SÜFLÎ gibi sözleri bilmezlerdi. Ama şimdi bu kelimelerle birlikte her türlü KİN ve NEFRET kusan ifadeler siyasetçilerimiz dilinden düşmez oldu.
LİYÂKAT (Layık olma, hüner, yararlılık) ve SADÂKAT (dostluk, doğruluk) kalmadı.
SAMİMİYYET (içli dışlı olma, senli benli olma) gitti, RİYÂKÂRLIK, iki yüzlülük ve hatta YÜZSÜZLÜK geldi.
DOĞRULUK gitti, YALANCILIK geldi.
YALAN mefhumu, bu zamanki YALANLARI ve YALANCILARI görünce kendinden UTANDI ve kenara çekilip bunları dinlemeye ve seyretmeye geçti.
“UTANMA” da bunların YALANLARINA bakıp UTANCINDAN yerin dibine girdi.
DÜRÜSTLÜK gitti, YOLSUZLUK geldi.
Namusuyla, helal kazancıyla mütevazı bir hayat süren ve zengin olmayanlar, “BECERİKSİZ” olarak görülmeye başlandı.
İFTİRA, sahtekârlık, dolandırıcılık, hırsızlık ve her türlü PİSLİK ortalığa saçıldı.
22 sene öncesinde bunları görmemiştik, böyle dertlerimiz yoktu; yeni öğrendik.
Bu durum karşısında siz de, bu günümüz yarından; yarınımız da öbür günden daha iyidir der misiniz ?
