Son yüz yılda zındıka komitesi, yani şeytanın uşakları iyice azıttı. En büyük hedefleri de kadınlar topluluğu idi. Onlar insanlığın yumuşak karnını bulmuşlardı. Kadın demek ailenin temeli demekti. Aile demek toplumun temeli demekti. Kadın unsuruna darbe vuruldu mu otomatikman aile darbeyi yiyecekti. Aile darbeyi yiyince cemiyet darbeyi yiyecek, sancılanacak ve toplum tıpkı kanser hastası gibi içten içe acıdan kıvranıp duracaktı.
İşte biz yazılarımızda bu oyuna, bu büyük tehlikeye dikkatleri çekmeye çalışıp duruyoruz. Ama o zındıka komitesinin imkânları çok fazla. Bizim yazdıklarımız demirci öksürüğü gibi, o büyük şamatanın yanında cılız kalıyor. Peki, pes mi edeceğiz? Hayır! Dilimizin döndüğünce uyarmaya, kadınlara kurulan bu büyük tuzağa karşı nisa taifesini ikaz etmeye devam edeceğiz.
Ey kadınlar topluluğu! Size verilen gazlara, kışkırtmalara, tahriklere aldanmayınız. Aklınızı başınıza alınız. Geliniz en baştan başlayalım: Kadınlara gerçek değerini, izzetini, şerefini veren İslâmiyet’tir. Lütfen hatırlayınız, İslâmiyet’ten önce koca Arabistan bölgesinde kız çocukları diri diri toprağa gömülmekteydi. Kadınlar bir mal gibi el değiştirmekteydi. İslâmiyet’ten sonra kadınlara yapılan bu vahşi ve barbar davranışlar ortadan kaldırıldı.
Cahiliye devrinde, kızı olanlar utanç duyar, üzülürlerdi. Peygamber Efendimiz (a.s.m.) ise kızı Zeynep dünyaya geldiğinde çok sevindi ve sevindiğini belli etti. Kızları Zeynep, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatıma validelerimizi çocukluk çağlarında omzunda gezdirdi. Böylece zihinlerdeki kadınlarla ilgili putları yıktı.
Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) o nur timsali eşlerine, validelerimize çok şefkatli davranarak, hanımlara karşı nasıl muamele edilmesi gerektiğini fiilen göstermiştir. Meşhur olan nikâh duasında; Hz. Âdem Aleyhisselam ile Hz. Havva validemiz; Peygamber Efendimizle (a.s.m.) Hz. Hatice validemiz; Hz. Ali (r.a.) ile Hz. Fatıma validemiz örnek verilir ve evlilerin bu örnek simalar gibi yaşamaları ve öyle olmaları tavsiye edilir.
Peygamber Efendimizin (a.s.m.), kadınlara iyi davranılması ve kadınlara tavsiyeleriyle ilgili pek çok hadis-i şerif vardır. Bunlardan bazılarına teberrüken bakalım. Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor: “Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olandır (iyi davranan)”; “Kadınlara ancak kerîm olanlar ikrâm ederler; (değerli olanlar değer verirler). Onlara kötülük edenler ise leîm (kötü) kişilerdir.”; “Sizin en hayırlınız, ehline karşı en iyi davrananızdır. Ben aileme en iyi olanınızım.”; “Müminlerin iman bakımından en kâmil (olgun) olanı, ahlakı güzel olan ve ailesine nazik davranandır.”; “Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir.”; “Eşlerinize yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, sakın onları dövmeyin ve onları incitecek çirkin sözler söylemeyin.”; “Kadınları ancak kötüleriniz döver.”; “Cennet annelerin ayakları altındadır.”; “Ey insanlar! Kadınların haklarına riayet ediniz. Onlara şefkat ve sevgi ile muamele ediniz. Onlar hakkında Allah’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları Allah’ın emaneti olarak aldınız. Onların namuslarını ve iffetlerini Allah adına söz vererek helal edindiniz.”; “Kadın beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, namusunu müdafaa eder, kocasının meşru isteklerine itaat ederse, cennete girer.”
Ey kadınlar topluluğu! Bu dünyada da huzurlu bir hayat yaşamak istiyorsanız, sizi yaratan Rabbü’l Âlemin’in emirlerine itaat ediniz. Kur’an-ı Kerim’e ve Peygamber Efendimize kulak veriniz. Eşlerinizi bu temel ölçüleri dikkate alarak seçiniz ve evlilik hayatında da bu ölçülere riayet ediniz. Unutmayınız, Cenab-ı Hak sizi kadın olarak yarattı. Bu da şeref olarak size yeter. Sakın ola ki “erkekleşmeye”, fıtratınızı bozmaya çalışmayınız. Avrupa’nın yuvaları dinamitleyen mevzuatlarına aldırış etmeyiniz. Halk tabiriyle dolduruşa, gaza gelmeyiniz. Sözde sizlerin haklarını müdafaa ediyor gibi gözüken madrabazlara kulak vermeyiniz.
Ey kadınlar topluluğu, ne olur bir kere de bu gariban kardeşinize kulak veriniz. Gidiniz, yuvanızda eşinizle, çocuklarınızla mesut bir hayat geçirmenin yolunu arayınız. Unutmayın, yuvayı dişi kuş yapar. Huzur ve saadetin anahtarı sizdedir. Bu anahtarın ne olduğu ise belli: Kur’an, hadis ve bu kaynaklardan alınma temel ölçülerdir… Gerisi size kalmış…