USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Gazetecilik hayatımız

27-08-2021

Lİsede iken kendime bir hedef tayin etmiştim. Okuduğumuz ders kitapları sakattı, hastalıklıydı. Karar vermiştim, ecdadıma, tarihimize, inancımıza şaşı bakan bu kitapların doğrusunu, düzgününü yazacaktım. Bunun için Türkçeyi yazı dilinde mükemmel kullanacağım bir eğitim alacaktım. Ortaokulda iken Osmanlıca öğrenmiş, daha sonra Osmanlıcayı ilerletmek için Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş’ın Osmanlıca Grameri kitabını getirtmiş ve baştan sona adeta ezberlemiştim. Bu kitabından istifade ettiğimiz hocamızın ders verdiği fakülteyi gözüme kestirmiştim. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü. Üniversite imtihanında burasını tercih ettim. Rabbim de lutfetti. Bu bölüme kaydolduk. Türkoloji’nin temel derslerinden biri Osmanlıca idi. Benim de bu dersteki notlarım çok iyi idi. İki bölümün bölüm başkanı hocalarımdan doktora yapmam ve sonrasında asistan olmam için teklifler aldım. Ancak ben o sıralar farklı bir mecraya kanat açmıştım. Dergi neşriyatında aktif vazife almıştım. Köprü dergisinin yükü üzerimde idi. Sonradan buna bir de Yolbaşı dergisinin genel yayın müdürlüğü eklendi. 

1975 yılında yaz tatilinde Gaziantep’te kurtuluş mücadelesine katılmış, gazilerimizle röportajlar yaptım. Bu röportajlar gazetede yayınlandı, büyük ilgi gördü. Köprü dergisi için röportajlar yaptım. Şeyh Şamil’in torunu Said Şamil, Doğu Türkistan liderlerinden İsa Yusuf Alptekin, Kırım Türklerinin temsilcisi Müstecip Ülküsel, Mehmet Akif’in kızı Feride Akçor, Ekrem Hakkı Ayverdi vd. Dergilerin mizanpajlarını, gazetenin bir numaralı elemanları ve yazarları merhum Hüseyin Demirel ve Bünyamin Ateş’le birlikte yapıyorduk. Böyle böyle gazetenin havasını da teneffüs etmeye başlamıştım.

1979’da fakülteden mezun olunca, merhum Mehmet Kutlular birlikte çalışmayı teklif etti. O esnada gazete bünyesinde “Araştırma Merkezi” kurulmuştu. Orada bir hafta kadar çalıştım. Derken Hüseyin Demirel, “Gel bizimle çalış!” dedi. Ben de tercihimi gazeteden yana yaptım ve 1979 Ekim’inde “Bismillah” diyerek profesyonel olarak bu mesleğe adım attım. Yazı işlerinde idim. Kendime ait müstakil bir masam ve daktilom vardı. Bu o zamanki şartlarda “çok lüks” eşyalardı. Zira ekibin çoğu uzunca bir masanın etrafında çalışırdı. Kasım Baydemir’in masadaki sınırlarını tipometre ile ölçüp, “Sınır ihlali yapmayalım!” deyişini gülerek izlerdim.

Gazetecilikte en severek yaptığım iş, röportaj ve araştırma yazıları idi. Röportajlarımız büyük ilgi gördü. Hicri 1400. Yıl münasebetiyle hazırladığımız, “Zulmetten Nura Hicret” başlıklı röportajlarımız büyük ilgi gördü ve bilahare kitaplaştı. Böylece 1980 yılında ilk kitabımız çıkmış oldu. Sonradan Prof. Dr. Sabahattin Zaim, Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtaş ile yaptığımız röportajlar da kitaplaştı. Böyle böyle 7 röportaj kitabımız yayınlanacaktı. Deprem (Malatya depremi), çiftçilerin meseleleri, seçimler vesilesi ile yurdun dört bir yanını gezdim, halkla hemhal oldum. Yüzlerce habere (birçoğu manşet haberdi) imza attım. Manşetlik haberlere yorumlar yazdım. Meslek hayatım boyunca gazeteciliğin bütün branşlarını öğrenmeye çalıştım. (Teknik sekreterlik, musahhihlik, editörlük, muhabirlik, fotoğraf çekme, fotoğraf tab etme vs…)

Bu mesleğe amatörce başladıktan bu yana yaklaşık 46 yıl geçmiş. Kader-i İlâhî bizi bu mesleğe sevk etti. Allah’a şükür çok memnunum. Bu mesleğin çok mühim olduğunun şuurundayım. Rabbime hamd olsun, şerefimizle, alnımızın akıyla mesleğimizi icra ettik. Zulme, baskıya boyun eğmedik (darbelerdeki tavrımız ortada). Haksızlığa karşı durduk. Her hâl ve şart altında hakkın, haklının, doğrunun yanında yer aldık. İktidar sahiplerinin önünde eğilmedik, el pençe divan durmadık. Hak bildiğimizi söyledik. Bu meslekte saçımızı sakalımızı ağartmamıza rağmen hakkımız yenilerek sürekli basın kartımız verilmese de biz gazeteciyiz. Gerçek gazetecilere, bu zorlu ve “ömür törpüsü” mesleğe gönül veren bütün meslektaşlarıma selam olsun. Rabbim hepsine hayırlı uzun ömürler versin. Allah ömür verirse, son nefesimize kadar bu mesleği icra edeceğiz, inşallah…

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?