- Sürekli maddi sıkıntı çeken bir insan, cesaretini kaybeder ve hayatı geriden takip eder. Düt demek için dudak lazımdır.
- Efendim asgari ücret kaç lira olacak babında bir bilmece soruyorlar. Bu bilmeceyi bilmek için kahin olmaya gerek yoktur. Ücretliler bu güne kadar hep enflasyonun gerisinde maaş aldılar. Efendim biz, ücretliyi enflasyona ezdirmeyiz diyorlar, halbuki serbest piyasa ekonomisi uygulandığından bu yana, ücretli huzur yüzü görmedi.
- İnsanının vicdanını kaybettiği bir ülkede serbest piyasa ekonomisi tutar mı? Ekonomi bu ahlakta bir toplumun insafına bırakılır mı? Bunun örneklerini her an yaşıyoruz. Savaştayız, savaş ekonomisini fırsat bilerek zam yaparlar. Bir Corona, ardından deprem ve selfelaketi yaşadık, gözlerimizin önünde sevdiklerimizi kaybettik ancak arlanmadık.
- Daha zamlı asgari ücret ödemesine geçmeden iki ay önce esnaf zammını yapar, devlet, hükümet de zammını yapar. Asgari ücret ödenmeden erir gider. Rakamın adı büyür ama alım gücü düşer. Hükümet, kendi alacağı harçlara yaptığı zam kadar ücretliye zam yapsa dahi bu açık kapanmaz. -Ekonomi tüccarın insafına bırakılmadan, kolluk kuvvetlerinin kontrolleri ile fiyatlar belirlenmelidir. Yani devlet, hükümet müdahaleci olmalıdır. Hükümetin evsahibinin, tüccarın keyfiliğine gücü yetmiyorsa bırakıp gitmelidir.
- Horoz dövüşçüleri gibi, kiracı ile evsahibini karşıkarşıya getireceksin, kavga çıkacak, mahkemede bitecek. Madem evsahibi kiraya %25 ten fazla zam yapamaz diyorsan, takibini de yapacaksın. Hükümet oy kaygısı ile müdahale edemiyor. Bu kavgada ölen ölsün, kalan sağlar bizimdir mantığı asayişi bozar, mahkemelerin yükünü artırır.
- İşte hükümet müdahaleci olmak yerine, tavşana kaç tazıya tut dediği sürece ülkede huzur ve istikrar olmaz.
- Almanya'da devlet kiraları evsahibinin insafına bırakmıyor. Mülkiyet sahibi devletin kiracı bulma birimine başburuyor, bana kiracı bul diyor. Kiracı da bu birime başvuruyor. Kiracı mülkiyet sahibini dahi tanımıyor. Kiracı evi veya işyerini devletten kiralıyor, kira ücretini devletin o birimine ödüyor, kiraya veren birim, mülkiyet sahibinin hesabına kirayı ödüyor. Bu kurum kiraların aşırı yükselmesine izin vermiyor. Bizim devletimiz de bu metodu uygulamadığı sürece kiraları kontrol altına alamaz. Kiracı, evsahibi cinayetleri bitmez.
- Emekli 6 ay önce zam bekliyordu, zam yapmış gibi göründüler, ancak emeklinin cebine giren bir para olmadı. Daha önceki 6 ayı da geriden takip eden emekli toplamda bir yıl geriden takip ediyor ve çok öfkelidir.
- Aslında doğruyu söylersek 20-30 yıl geriden takip ediyor. 70 li yıllarda bir köy öğretmeni, kirasını, bir aylık geçim masraflarını bir kenara koyduktan sonra, şehre gelip bir altın alıp tasarruf yapabiliyordu. İnsanımızın ne kadar fakirleştiğini bu örnekten anlayabiliyoruz.
- Yerel seçimler de yaklaşıyor, sakın emeklinin hışımına uğramayasınız! 15 milyon emekli ve bir o kadar eşleri seçime yön verebilir. Anlaşılan iktidar zamları yerel seçimlerin arafesine getiriyor, zammı rüşvet babında yapacağa benziyor ki, zam fazla olacağa benziyor. Ancak zamcı tüccar, esnaf pusuda bekliyor. Hükümet fırsatçıların keyfi zamlarını engelleyemezse emekli bu zammı yutmaz, seçimde hükümete iyi bir ders verebilir.
- Hükümet yeni bir kurnazlık daha düşünüyor, ücret zamlarını senede bir yapmak istiyor. Şimdi zammı bol verecek, altı ay sonunda yeni bir zam vermeyecek, fırsatçılar zamlara asılacak, yine ücretli enflasyona yenilmiş olacak sanırım... Hükümet bir yıl geriden kayıpları ve bir yıl sonuna kadar olacak kayıpları hesaplamalıdır ki ücretli enflasyona yenik düşmesin. Bizden söylemesi...