Enflasyon Türkiye’nin en büyük problemi haline geldi. İnsanlar artık kuru ekmeği alamıyorlar.
Türkiye’de çalışanların yüzde 60’ını oluşturan asgari ücretliler, yılbaşından bu yana alım gücündeki azalma nedeniyle ekmeğe muhtaç olmuş durumda.
Enflasyon Türkiye’de esnafın, tüccarın, sanayicinin, asgari ücretlinin, emeklinin problemi.
Kimin problemi değil?
Nebati ve düşüncesindekilerin problemi değil. Kur korumalı mevduat sistemiyle fakirin cebinden alıp zenginlere verenlerin problemi değil.
Bu ekonomi yönetimi devam ettiği sürece bu sorunu daha da, derin yaşayacağız.
Düşünebiliyormusunuz?
Haksız savaşlarda çocukları ölenlerin “şehit ana-babası olmalarıyla” onur duymaları, mutlu olmaları isteniyor.
Ve en kötüsü, bu anlatılanlara inanmamız isteniyor.
Demokrasi adına, “Cumhurbaşkanlığı sistemi” adını verdikleri, Dünyada eşi benzeri olmayan garip bir yönetim biçimi icat ettiler.
Sistem kısaca şöyle işliyor: yasama, yürütme ve yargı erkleri tek bir kişide toplanıyor. Meclisin siyasi ve mali denetim yapması yasak. İdarenin dış denetimi var gibi ama aslında yok. Başkişiyi ve atadığı Cumhurbaşkanı yardımcısı ve bakanlarını, suç işlemiş bile olsalar, ağzınızla kuş tutmadıkça, yargılayabilseniz bile cezalandıramıyorsunuz.
Maalesef adaletsiz, dengesiz bir düzen kurulmuş. Kendi hegemonyasını, isteyen istemeyen herkese dayatmaya çalışan bir düzen. Haklının değil, güçlünün haklı olduğu, güçlünün hukukunu herkese dayattığı bir düzen…
Adına yaşamak dedikleri Türkiye’nin bu düzeni, acilen değiştirilmelidir!
Halk böyle bir düzeni istemiyor.!
Halk, kendi ülkesine yabancılaşmak istemiyor. Yabancıların kontrolünü istemiyor. Kendisine seçtikleri tarafından sahip olunmasını, kendisine değer verilmesini istiyor.
Ötekileştirilmemek, atalarının mirasını korumak, gelecek nesillerin devamını istiyor.
Hayat pahalılığının çözümlenmesini,
Kişi başına gelirinin yükselmesini, satın alma gücünün artmasını istiyor.
Halk acil ve inandırıcı, çözümler istiyor. Halk oy verdiği yönetime güvenmek istiyor.!
Halk, kamu işlerinin hukuk, adalet, liyakat ile halk yararına yapılmasını istiyor.
Halk, yapılan işlerin günü birlik, ismi belirli belli bazı kişi ve odakların yararına değil,
kalıcı çözümlerle ismi bilinmeyen halkın geneli içindeki bireylere yönelik olmasını istiyor.
Halk, ötekileştirilmek değil, bir ve beraberce iş, aş, huzur, kardeşlik istiyor.
Halk çok şey mi, istiyor?