HARAM haberler şöyle:
1)İBB Teftiş Kurulu, AKP'li Fatma Betül Sayan Kaya'nın İBB tarafından 85 bin Dolar ve 20 bin TL ödenerek ABD'ye yüksek lisansa gönderildiğini tespit etti.
2)AKP İstanbul Kadın Kolları Başkanı Rabia Kalender İlhan da 128 bin Euro, 123 bin TL ve 9 bin Dolar ödenerek yurtdışına yüksek lisansa gönderilenler arasında.
3)Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği Genel Yönetim Kurulu Toplantısı’nda, Genel Müdür Fahrettin Poyraz görevden alındı. Poyraz'ın yerine Ziraat bankası eski Genel Müdürü Hüseyin Aydın geldi.
AKP eski milletvekili olan Fahrettin Poyraz’ın genel müdürlük için gerekli koşulları taşımadığı ve atamasının hukuksuz olduğu gündeme gelmiş, son dönemde ise iştirak şirketlerinden 10 ayrı yerden maaş aldığı iddiaları gündem olmuştu. Toplam maaşı 180 000 liraya ulaşmıştı. Şimdi Milletvekili emekli maaşı olarak 20 bin liraya düştüğü bildiriliyor.
4)Bu adamın yerine gelenin Hüseyin Aydın’ın da 3 ayrı yerden (Türkcell Yönetim Kurul Üyeliğinden 56 bin, Ziraat Katılım Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan 18 bin; şimdi geldiği yerden 62 500 lira olmak üzere) toplam 136 500 lira maaş aldığı tesbit edildi.
5) Meclis’te Türksat’ın hesapları (geçen hafta) ele alındı. 21 bin lira ek maaş alan Türksat Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Kemal Yüksek, Meclis Komisyonuna verdiği ifadede; “Bizim de çoluğumuz çocuğumuz var” dedi.
***
Buna benzer MAAŞLILARIN yüzlercesi var.
Tabii ki hepsi de AKePe’li.
Ve esasen ve zaten, yaparsa AKePe yapar ve de yapmaktadır netekim !
***
Şimdi gelelim benim yazıma:
Eeeyyy ve Heeyyy “DESTEKÇİLEEERRR” !
Vaziyet değişmiyor, eksilmiyor, tam aksine genişliyor ve GELİŞİYOR,
Meselemiz yine HARAM ÜCRETLER !
Her biri 3-5 yerden MAAŞ alıyor. Bu vesileyle aylığını 100 bin lira ve daha fazlasına getirenler var.
Bunların kim olduğunu soran bir Milletvekili’ne, Bakan bey tarafından verilen cevab;
“TİCARÎ SIRRDIR SÖYLENMEZ” şeklinde oluyor.
Evet doğrudur, “KABAHAT de GİZLİ, İBADET de GİZLİ” diye bir laf vardır.
Buna göre HARAM da GİZLİ olmalıdır.
Ama, bizde her ikisi de ALENİDİR. Hele de İBADET herkes tarafından BİLİNİR ve çünki herkese GÖSTERİLİR, ama kabahat (ve daha doğru ifadeyle, SUÇ) yetkililerce GİZLENİR veya gizlenmek için gayret sarf edilir.
Ama hakikat şöyledir:
HARAMDIR ulan, HARAM !
Hak etmeden aldığın para HARAMDIR.
Aldığın paranın hakkını vermemek HARAMDIR.
Aynı işi yapan herkesin aldığı paranın çok çok üstünde alınan para HARAMDIR.
Hiç bir işe yaramadığın ve BOŞ oturduğun halde MAAŞ almak HARAMDIR.
En üst seviyede olduğu halde, bir MAAŞ ile yetinmeyip, memleketin öbür ucundan, 3-5 yerden birden alınan MAAŞ, fazlasıyla HARAMDIR.
Son 20 sene evvel icad edilen ve bütün hızıyla artarak devam eden “BANKAMATİK” memurluğu yapmak da HARAMDIR.
Böyle değil midir veya bunun aksini söylemek mümkün müdür ?
İnsanoğlu, HARAM yemeye niyetlendiği ve yemeye başladığı zaman tıpkı TOZ UYUŞTURUCU gibi MÜBTELÂ olur, DÜŞKÜN olur, yani bu BELÂYA bulaşır, alışır ve ondan sonra bunu normal sayar ve UTANMAYI da bırakır.
Bunları doyurmak İMKÂNSIZDIR. DOYMAZLAR, yedikçe yemek isterler.
ÇEKTİKÇE, daha derinlere, daha fazlasını ÇEKERLER.
Ayda 1 milyon maaş ver, 1 milyon daha isterler; 2 milyon ver, “niçin 4 milyon değil” diye dertlenirler.
Kendilerinden başka kimseyi düşünmezler.
“Memlekette bunca İŞSİZ ve asgari ücretli varken ben niye bu kadar alıyorum” demezler.
Çünki, artık HARAMIN mübtelâsı olmuşlardır.
Ve HELÂL ile HARAMI birbirine karıştırmışlardır veya bunun manâsını UNUTMUŞLARDIR !
Ama, bu işin GÖRÜNMEYEN veya gözden kaçan diğer tarafında büyük bir GARİBLİK, terslik, ACAİB bir durum vardır ki, o da;
Bu “MAAŞÇILARIN”, İŞSİZLERİN, asgari ücretlilerin, emeklilerin, köylülerin, geçim sıkıntısından dert yananların DESTEKLEMEYE devam etmeleridir.
Eeeyyy ve Heeyyy DESTEKÇİLEEERRR !
İŞSİZLER; siz biraz kenarda durun hele !
(Zaten sizi İŞSİZ saymıyorlar ve esasen ADAM yerine de koymuyorlar ya …)
“İŞLİLER” ve işsizlerin BABALARI (ve anaları), siz de beri gelin hele.
Hiç mi görmüyorsunuz, hiç mi duymuyorsunuz, hiç mi anlamıyorsunuz ?
Veya; hiç mi göremeyeceksiniz, hiç mi duyamayacaksınız, hiç mi anlayamayacaksınız ?
Sizin 1 SENEDE aldığınız MAAŞIN toplamını bu MAAŞÇILAR, sadece 1 işyerinden bir AYDA alabiliyorlar.
Sizin 30 sene 40 sene çalıştıktan sonra aldığınız emekli İKRAMİYESİNİ, bunlar 1 SENEDE fazlasıyla MAAŞ olarak ALIYORLAR. Ve buradan ayrıldıktan sonra aldıkları toplu tazminat da sizin ikramiyelerinizin en az 10 misli oluyor.
Ve siz de bunları DESTEKLİYORSUNUZ ve hatta (ve mutlaka) bunların SALTANATLI hayatını
“İTİBAR” olarak kabul edip ÖVÜNÜYORSUNUZ.
Ama öyle görünüyor ki, kahvehane köşelerinde geçim sıkıntısından dert yanmaktan da vazgeçmiyorsunuz.
Ve bunların kapısında, boş bir umutla boyun büküp beklemekten usanmıyorsunuz.
Ve de bu hâlinizle onları SEVİNDİRDİĞİNİZİN farkına varamıyorsunuz. Çünki, ÇARESİZ ve MUHTAÇ duruma düşürüldüğünüzü göremiyorsunuz.
Fakat şunu bilin ki, bu hâlinizle daha çoookkk beklersiniz ve desteklediğiniz bu insanları daha çoookkk SEVİNDİRİRSİNİZ.
Şimdi şunu merak ediyorum:
Acaba, benim esas hitab etmek istediğim ve “DESTEKÇİLER” dediğim kaç kişi bu yazımı okur ?
Ve bunu okuduğu zaman bana ne kadar hak verir ?
Ne dersiniz ?