Değerli okurlarım, bugün sizlerle farklı bir kişiden;
İnsanlık adına bir takım tabuları yıkmış,
Bir şahsiyetten,
Melun korona virüs salgın hastalığının pençesine düşen,
Ve bugün ebediyete intikal eden Haydar Baş’tan bahsedeceğim.
Merhum Sayın Haydar Baş beyle 2002 yılında tanışma fırsatım oldu.
Kurmuş olduğu Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) sayesinde.
Sayın Baş’ın ilahiyatçı kişiliği ön planda gibi görünmesine rağmen,
Dikkat çekici çarpıcı açıklamalar yapıyordu.
Bu kendisini diğer ilahiyatçılardan,
Lideri olduğu kadiri cemaatini de diğer cemaatlerden ayırıyordu.
Örneiğin diğer cemaat liderleri Atatürk’ü müslümanların gözünde din düşmanıymış gibi göstermeye çalışırken
Sayın baş Atatürk ehlibeyt soyundan geliyor diyerek bu zamana kadar ki bazı kesimlerin Atatürk’e bakış açılarını yerle bir ediyordu.
Örneğin bazı kesimler 1972 yılında idam edilen sol dünyasının idol ismi olarak anılan Deniz Gezmiş-Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan hakkında yine devrim niteliğinde yorumlar yapıyordu.
Kendisi de sağ kesimde olmasına rağmen bu üç genci eleştirenlere karşı sert çıkışlar yapıyordu ne diyordu sayın Baş bu üç genç hakkında
“6. Filoyu kıble yapanlar müslüman,ona karşı mücadele veren Deniz Gezmiş kafir öylemi? Hadi ordan, Biz Amerikan köpeği miyiz” diyerek tepkisini gösteriyordu.
Evet Sayın başta hayranlık duyduğum ve yakında takip etme ihtiyacı hissetiğim bu çıkışlarıyla sınırlı kalmıyordu
Milli Ekonomi Modeli gibi bir iktisat teorisi ortaya atarak adeta devrim niteliğinde görüşler ortaya atıyordu.
Örneğin modelde
Madenlerden,
Tarımdan,
Hayvancılıktan,
Sosyal devletten,
Emisyon(Piyasaya Merkez Bankası tarafından para basarak sürme)
gibi birçok konuya farklı bakış açıları getriyordu.
Evet merhum Baş ömrü mücadele ve çileyle geçen gerçek bir yurt sever, hakiki bir dava adamıydı.
Bu mücadele esnasında dalga geçende oldu,
Ordunun adamı diyen de oldu,
Rusya’ya ajanlık yapıyor diyende oldu,
Her telden çalıyor diyende oldu,
İşçi Partisi’nin İslamcı versiyonu diyende,
Hakkında birçok suçlama davalarına da tanıklık edip suçlandı da.
Hayatına suikast düzenlemek isteyende oldu,
Hani meyve veren ağaç taşlanır misali,
Hayatı mücadelelerle geçen birkaç cümleye sığdıramayacağımız bir dava adamıydı Sayın Baş.
2002 yılında Asgari ücreti 5000 tl yapacağım derken,
Hayalperestlikle itham edip dalga geçenimi dersiniz,
Ev hanımlarına 500 TL ücret vereceğim derken,
Dalga geçenimi,
Madenler üretime sokacağım derken dalga geçenlerimi dersin,
Bana bir dönem yetki verin;
ilk yıl Türkiye’yi düzlüğe çıkaracağım,
İkinci yıl Avrupa’nın,
Üçüncü yıl dünyanın süper gücü yapacağım derken;
Dalga geçenleri mi?
Rus parlamentosunda bir siyasi partinin ilk Türk genel başkanı olarak konuşma yaptığında,
İktidarın borazanlığını yapan yandaş ve yalaka medyanın görmezden gelmesini mi dersin,
Alevileri kucaklayıcı politikalar geliştirirken,
Şarlatan cemaatler tarafından hedef tahtasına oturtulup bu ordunun ajanı suçlamasını ve karalamasını yapanları mı dersin,
Birbirinden farklı 60 bilimsel yayına imza atmasını mı dersin,
Özetle merhum baş farklı kişiliğiyle hem kendi kulvarından ayrılan,
Hem de bunları göze alabilecek kadar cesarete sahip bir dava adamıydı,
O; Mustafa Kemal derken de hedef tahtasına oturtuldu,
Deniz Gezmiş derken de,
O, bütün cemaat liderlerinden farklı olarak,
Hiçbir zaman dini siyasete alet etmedi,
O, bir siyasi partinin genel başkanı olmasına rağmen,
Hiçbir zaman ilahiyatçı kimliğini öne çıkarıp, din istismarcılığı yapmadı,
Ve hiçbir zaman dini siyasete alet etmedi,
O, Mustafa Kemal Atatürk sevdalısıydı,
O Atatürk’ün ilke ve inkılâplarına sıkı sıkıya bağlı bir siyaset adamıydı,
Kim ne derse desin o bir devrimciydi,
Halk adamıydı,
Dava adamıydı,
Samimi bir din adamıydı,
Bir akademisyendi, ekonomistti, işadamıydı...
Umarım ki sağlığında değeri bilinmeyen,
Bu hakiki bilim ve siyaset adamının fikirleri,
Bundan sonra dikkate alınır ve ülke yararı doğrultusunda uygulamaya konulur.
Allah mekanını cennet eylesin,
Başta kederli ailesi olmak üzere, sevenleri ve Bağımsız Türkiye Parti’lilerinin başı sağ olsun...
