USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

İBN-İ HALDUN

04-02-2023

İbn-i Haldun  (1332-1406) yılları arası yaşamış,

modern tarih yazımının, sosyolojinin ve iktisadın öncülerinden kabul edilen 14. yüzyıl düşünürü, devlet adamı ve tarihçisi. Ayrıca İslam aleminde Liberalizm ilkelerini kitaplarında bulunduran ilk Müslüman düşünür.
Köklü bir aileden geldiği için iyi bir eğitim aldı. Tunus ve Fas'ta devlet görevlerinde bulunduktan sonra Gırnata ve Mısır'da çalıştı.
Kuzey Afrika'nın o dönem istikrarsız ve entrikalarla dolu siyasal yaşamı 2 yıl hapiste yatmasına neden oldu.
Bedevi kabilelerini çok iyi tanımasından dolayı aranan bir devlet adamı ve danışman oldu. Mısır'da 6 defa Maliki kadılığı yaptı.
Şam'ı işgal eden Timur ile görüşmesi bir fatih ile bir bilginin ilginç buluşması olarak tarihe geçti.
Eserleri,
Siyasal yaşamdan çekildiği dönemlerde adını tarihe geçiren 7 ciltlik dünya tarihi Kitâbu’l-İber ve onun giriş kitabı olarak düşündüğü Mukaddime'yi yazdı.
Ki, tarih boyunca ilgi duyanlar bile giriş kitabı Mukaddime'yi çok anlatır, konuşur ve Kitabu'l-İber serisinin geri kalan kitaplarını çok anmazlar sadece üst seviye tartışmalarda belki, anarlar.
Yine,
fazla konuşulmayan başka eserleri vardır.
Bunlar,
Kaside-i Bürde şerhi,
İbn Rüşd felsefesi hakkında bir risale, Mantığa dair bir risale (Kitab el-Mantık), Hesap (Matematik) hakkında bir risale (Kitab el-Hisab),
Marakeş sultanına yazılan bir risale,
Şiire dair bir risale.
Fakat bizde, fazla derinlere girmeden, Mukaddime üzerinden, gözüyle… günümüz gelişmelerine kısa bir ufuk turu yapacağız.
Yanlız bir not daha belirtmemiz gerekiyor,
günümüz için.
Şöyle ki,
günümüzde ülkemizde bir İstanbul'da bir üniversiteye adı verilerek,
güya, İbn-i Haldun'u anladıkları ve/veya benimsedikleri imajını vermeye kalkanların
aslında,
İbn-i Haldun'un yüzyıllar öncesinden Mukaddime'sinde tarifini yaptığı devlet batıranlar grubundan olmaları da ayrıca
dikkate değer bir paradoks olarak düşünülmelidir.
Mukaddime…
"Devletlerin kuruluşunda : vergiler düşük,
gelirler yüksek olur.
Yıkılışlarında ise : vergiler fazla gelirler az olur."
der…
Bu ifadenin sahibi İbn-i Haldun’u, ABD ekonomi politikalarının ilham kaynağı olarak gören Ronald Reagan, 1981’de yaptığı bir konuşmada dile getirir.
İbn-i Haldun;  sosyolojinin ve modern tarihçiliğin kurucusu olarak kabul edilir.  Tarih felsefesi itibari ile Alman filozof Hegel ve bir ölçüde Karl Marx olmak üzere birçok düşünürü etkileyen İbn-i Haldun’un en önemli eserlerinden biri de Mukaddime'dir. 
İbn-i Haldun’a göre devletlerin hayatlarında beş dönem vardır. 
1.dönem: Zafer ve kuruluş, 
2.dönem: Otorite ve yükseliş,
3.dönem: Refah ve ümran,
4.dönem: Kanaat ve duraklama,
5.dönem: İsraf, bozulma,yıkılma dönemidir
Bu son dönem sefahat, şehvet ve hırsların egemen olduğu ve devletlerin yıkılmaya ve çökmeye başladığı zaman dilimidir.
İbn-i Haldun;
debdebeli törenlerin, üniforma, nişan ve diğer protokollerin artmasının bu kopuşu derinleştirdiğini ifade eder. 
Devlet idarecileri protokoller vasıtası ile halktan farklı olduklarını göstermeye başlarlar.
Zulüm, angarya, israf, lüksün yaygınlaşması medeniyetlerin çöküşüne sebep olur.
İbn-i Haldun, 
bir devlette tek adam iktidarının nimet ve refah araçlarını tükettiğini ve bunun ihtiyarlık çağının alameti olduğunu ifade eder.
Böyle zamanlarda israf artar, maaşlar yetmez, devlet hazinesi giderleri karşılamaz ve açık verir.
Bir devletin yıkılmaya başladığının en önemli alameti ise vergilerin, devlet harcamalarını karşılayamamasıdır.
Devlet açığı kapmak için çeşitli isimlerde yeni vergiler koyar veya vergi oranlarını artırır.
Fakat lüks ve israf azaltılamaz ve masraflar artmaya devam eder. 
Güncel ve aşina gibi duran yukarıdaki esasların hepsi İbn-i Haldun’dan alınmıştır.
Bugünden bakılarak yazılan kriterler değildir.
Bundan dolayıdır ki;
İbn-i Haldun'un ortaya koyduğu esaslar birçok devlet adamının referans kaynağı olmuştur. 
Devletin duraklaması ile beraber Osmanlı aydınları 17. Yüzyıldan itibaren İbn-i Haldun’a müracaat etmeye başlamışlardır. 
Kâtip Çelebi ve tarihçi Naima bunlardan bazılarıdır.
Ama ilginçtir, ölecek bir hastanın ilaç tedavisini reddetmesi gibi, 
II.Abdülhamit döneminde İbn-i Haldun’un Mukaddime adlı eseri yasaklanmıştır. 
Belli ki 500 yıl evvelden her kelimesi ile II. Abdülhamit’in icraatlarını eleştirdiği ve onu huzursuz ettiği için yasaklanmıştır.
Gerçekten eserde anlatılan lüks, israf ve yolsuzluklar aynen yaşanıyordu. 
Padişah ve devlet adamları; halkın fakirlik ve sefalet içinde yaşadığı, her gün bir toprak parçasının devletten koptuğu bir dönemde, şatafat ve debdebeden tasarruf etmemişlerdir.
Padişah mevcut sarayları yeterli görmeyip, dışarıdan borç para alarak, Yıldız Sarayı’na yalılar ve köşkler yapmıştır.
Sadece saray değildi yapılan, bir de bu saraylardaki lüks ve israflar dillerden düşmüyordu. 
Tarih şark toplumlarında dairesel akar. Bundan dolayı da sık sık tekerrür eder.
İbn-i Haldun’un bu kadar isabet etmesinin sebebi sanıyoruz ki, bu dairesel akan tarihtir.
Bugün bizler, tarihteki çok tekrarı olan yeni bir çöküşün şahitleri gibiyiz.
Saray aynı, 
Refahı öldüren lüks, israf ve şatafat aynı,
Artan ve yetmeyen vergiler aynı, 
Yıkılan bürokrasi yerine aranan ithal beyinler aynı, 
Kibir aynı, 
Gaflet aynı… 
İtirazı olan?
Sağlıcakla Kal Yüce Türk Milleti'm.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?