Ulan ŞEREFSİZ !
Bir kıytırık BÜFE işletiyorsun.
Büfenin tepesine “OPEN BÜFFET” yazmışsın.
Ne manâsı var, ne faydası var ? Ne iş yaptığın, ne sattığın görünmüyor mu ?
Böyle yazdığın için İNGİLİZLER gelip de senden, kiloyla SAKIZ mı alacak, daha fazla SU mu satacaksın ?
Ulan CAHİL Herif !
Sen bir BERBERSİN; sadece sakal kesersin, saç “KIRKARSIN”.
Ne diye, kapına “BERBER HOUSE” levhası asarsın ?
İngilizce yazınca, BİLGİLİ bi Berber sayılırsın da, müşterinin artacağını mı sanırsın ?
Kızılay’da Bulvar üzerinde giyim eşyası satan büyük bir mağaza, camına yazmış:
WOMAN
MAN
CHİLDREN
OUTLET.
Yani kadın, erkek, çocuk için ve “ihraç fazlası” giyim eşyası olduğunu göstermek istiyor, aklı sıra …
Böyle yazınca müşteriniz mi artıyor, Ulan HAİN herifler ?
Ne sattığınız vitrinden anlaşılmıyor mu, niye böyle yazıyorsunuz ŞIMARIK ŞEREFSİZLER !?
Nedendir TÜRKÇE’mize olan bu DÜŞMANLIK ?
Niçin bu İHANET ?
Bilmenizi isterim ki bu, ŞEREFSİZLİK, AHLÂKSIZLIK ve HAİNLİKTİR !
TEHLİKE, felaket, musibet, belâ, bunalım, SAKINCA kelimelerini kullanan veya hatırlayan kaldı mı ?
Varsa yoksa RİSK; bu da yoksa (crise) KRİZ !?
(Critique) KRİTİK geldiğinden beri, dillerde “ÖLÇÜ”, “AYAR” da kalmadı.
ELEŞTİRMEK, tenkid etmek de, kayboldu gitti …!?
TEFERRUAT, tafsilat veya AYRINTI kelimesini kullanan var mı ?
Fransız’ın DETAY’ı (Detail’i) geldiğinden beri, millet, en ince noktasına kadar “DETAYLANDI” !
Dillerden düşmeyen, ama manâsı bilinmeyen ve fakat her cümleye giren;
Fransızların (categorique) KATAGORİK’i, KATAGORİ’si;
Bilgiçlik taslayanların her fırsatta söylemekten çekinmediği ve söyleyenin de manâsını bilmediği (strateqie) STRATEJİ’si, STRATEJİK’i …
T-Şort denilen gömlek türü giyeceklerin göğsünde TÜRKÇE kelime görebiliyor musunuz ?
Veya üstünde İNGİLİZCE yazı olmayanı var mı ?
EŞŞEK kadar adamlar ve KARILAR bile, göğüslerindeki, manâsını bilmedikleri İngilizce yazılarla göğüslerini gere gere geziniyorlar.
Saymakla bitmez, yazmaya sayfalar yetmez.
ÖLDÜRDÜNÜZ Ulan, TÜRKÇE’yi öldürdünüz, ulan ŞEREFSİZLER !
GAFLET (vurdum duymazlık), DALÂLET (doğru yoldan sapma) ve de HIYÂNET;
Her işte ve her yerde, her tarafımızı sarmış vaziyette !
İSYAN edip üzülmekten ve SÖVMEKTEN başka; neylersin, n’edersin, ne edebilirsin ?
SÖVDÜM, SÖVÜYORUM, SÖVECEĞİM !
Aklım sıra, yüreğimi soğutuyorum, ama soğumuyor ki … !