Evet, ülkenin önündeki en büyük sorun liyakat sorunu,
Yani işi ehline telsim etmeme sorunu,
Herkes ehli olduğu işini yapsa,
Herkes üzerine düşün vazifeyi yerine getirse problemin temeline inilecek.
Yaraya teşhis konulacak aslında.
Fakat televizyon ekranlarına bakıyorsunuz,
Sosyal medyayı inceliyorsunuz,
Koca koca profesörler,
Koca koca ilim adamı dediklerimiz,
Koca koca bilim adamı dediklerimiz,
Siyaset adamı dediklerimiz,
Sanatçı, hukukçu şu bu kim varsa adeta tek adamın ağzına göre yorum yapıyorlar, yorumlarına tek adamın ağzından çıkan söze göre yön veriyorlar,
Zaten halkımızın birçoğunun ne olup bittiğinden haberi yok,
Kuzey Kore halkı gibi ülkeyi Avrupa’nın birçok ülkesinden daha ileri sanıyor,
Muhterem yandaş ve yalaka medyamızın sayesinde..
Şöyle bir baktığımız zaman;
Ülkenin her açıdan tıkandığını görmemek, bilmemek,
Sağır olmak, kör olmakla eş değerdir.
Bakıyorsunuz bürokrasi tıkanmış,
Sağlık tıkanmış bir dedikleri bir dediklerini tutmuyor,
Eğitim tıkanmış,
Ekonomi tıkanmış,
Ülkenin geleceği tıkanmış,
Yoksul tıkanmış,
İşsizlik dip boyu,
Hal böyle iken akıl tutulmasının doruk noktalarını yaşadığımız olaylar da cereyan etmiyor değil,
Nedir bunlar mesela;
Sayın iktidarımız ülkenin hiçbir sorununa çözüm üretemez halde iken,
ABD’ye şu kadar yardım gönderdik,
İngiltere’ye bu kadar yardım gönderdik,
İtalya’ya şu kadar malzeme gönderdik,
Yetmezmiş gibi insanları aptal yerine koyup İsveç’ten vatandaşımızı virüs nedeniyle özel uçakla aldık getirdik diyecek kadar gülünç duruma düşen bir iktidar.
Yani! İsveç dünyanın sayılı ekonomisine sahip bir ülke,
Ekonomisi neredeyse senin kat be kat üzerinde olan bir ülke,
Kişi başına düşen milli geliri senin neredeyse 6 katına sahip olan bir devlet
Senin bir vatandaşına bakmaktan aciz öyle mi?
Sen kalkıyorsun özel uçak ayarlayıp İsveç’ten yüz binlerce lira masraf edip getiriyorsun,
Adama sormazlar mı madem bu kadar hassasız vatandaşlarımıza karşı,
Madem duyarlıyız, ilgiliyiz,
Kendi ülkende yaşayan milyonlarca yoksula neden çözüm üretmiyorsunuz.
Avrupa’ya, Amerika’ya yardım ediyoruz, bu yardım ettiğimiz ülkeler
Çok garip,
Çok yoksul
Çok fakir öyle mi bizim yardımımıza muhtaç öyle mi?
Kime neyi ispatlamaya çalışıyorsunuz hani onu da anlamış değilim.
Kısa bir örnek vereyim,
Adamların sadece bir facebook, whatsap gibi kanallarıı senin milli ekonomini üçe beşe ona katlayacak seviyede gerisini varın siz düşünün,
Sen kalkıyorsun bu ülkelere yardım ediyoruz diyerek caka satmaya kalkıyorsunuz,
Halk sefil, perişan ve yoksul durumdayken,
Pes demekten başka bir şey gelmiyor elimizden,
Gelelim ambulans uçakla getirilen zatı muhtereme?
Peki, kim bu İsveç’ten uçakla getirttikleri zatı muhterem,
Çifte vatandaş,
Bakanın köylüsü,
Milyoner,
Parti üyesi,
Ama Covit 19 hastası değil,
Şimdi kardiyoloji servisinde yatıyor.
İşveç devleti ülkemi uluslar arası arenada küçük düşüremezsin diye dava açınca kendi ülkesini anında satacak kadarda şahsiyet sahibi,
Önce bakmıyorlar, ilgilenmiyorlar dediği İsveç’e
Aslında bakıyorlar ilgileniyorlar hatta yatıracaklardı babam kendi yatmak istemedi diyerek çark eden dönekler.
İşte bu kadar vahim bir tablo medya karşısına çıkıp caka satarak yardım ediyoruz dedikleri olay.
Sözün özü;
Bu ülkede akademisyenler özgür bir şekilde işlerini yapamazsa,
Bu ülkede hukukçular özgür bir şekilde işlerini, yapamazsa,
Bu ülkede medya özgür değilse,
Sanatçısı, yazarı, çizeri özgür değilse,
Fikir özgür değilse, düşünce baskı altındaysa,
Liyakatten önce ikbal geliyorsa,,
Birilerine yaranmak için,
Makam, koltuk beklentisi için,
Şahsi İkballer esas alınıyorsa,
Gerçekler çarpıtılarak halka sunulur ve o halkta o sunulan yalanlarlarla
Aç, perişan, sefil bir şekilde hayat mücadelesi vermeye devam ederse dün olduğu gibi bu günde.
Vay halimize o zaman.
Onu için diyoruz; önce liyakat, sonra ikbal diye.
İkbali, liyakatin önüne geçiren toplumları incelerseniz şayet;
Dünyada geri kalmış üçüncü dünya sınıfındaki ülkeler olduğunu göreceksiniz.
Halkının %95’i aç, sefil perişan,
%5’lik kısmı zevki sefa içersinde.
Onun için diyoruz ve demeye de devam edeceğiz önce LİYAKAT sonra her neyse diye.