USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

“İnsanlar zalimi görüp zulmüne engel olmazlarsa…”

25-06-2021

Koronavirüs, bütün dünyanın gündeminde. Herkesin zihni bu virüsle meşgul. İnsanların büyük ekseriyeti korku içerisinde. Bu manzarayı görünce şu hâdis-i şerifin bir mucize gibi insanlığın gözünün önüne konulduğunu gördüm. Efendimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor: “İnsanlar zalimi görüp zulmüne engel olmazlarsa, Allah’tan hepsini kaplayan bir azabın gelmesi yakındır.” (İbn-i Mâce, Fiten:20; Ebû Davud, Melahim: 17; Tirmizî, Fiten: 8; Camiü’s-Sağir, 1223 no’lu hadis).

Bırakınız öncesini, son çeyrek asırdaki zalimlerin şu zulümlerine bakınız: Afganistan’da, Karabağ’da, Çeçenistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Arakan’da, Keşmir’de sergilenen vahşet tablolarını hatırlayınız. Irak ve Suriye gibi iki İslâm ülkesi neredeyse bütünüyle harap oldu. Tahribatın büyüklüğü için şu kadarını söyleyelim: Irak’ı bombalamak için yalnızca İncirlik Üssü’nden 4500 (yazı ile: dört bin beş yüz) sorti yapılmış. Yani uçaklar dört bin beş yüz defa havalanmışlar ve bombalarını bırakmışlar. Her uçakta dört bomba olsa, bu 18.000 (on sekiz bin) bomba demek. Vicdanı olan düşünsün. Peki, o günlerde kaç kişi düşündü? Kaç kişi bu zulme dur dedi, ya da dur demeyi aklından geçirdi?

Suriye’ye bakın. Halep diye dünya güzeli bir şehir vardı. Şimdi yok. Camileri, çarşıları ve bütün tarihî eserleriyle birlikte yok oldu. Sadece binalar değil, insanları da yok edildi. Sağ kurtulabilenler hicret etti. Peki, dünyada kaç kişi bu vahşete, bu zulme karşı çıktı? Kaç kişi zâlimlere dur, dedi?..

Ölenler hep Müslüman’dı. Dünyanın Müslüman olmayan kesimi, bunu görüp sesini çıkarmadı. Müslümanlar da büyük bir gaflet ve ihanet içerisinde, “Bizim ülke değil, nasılsa” deyip seslerini çıkarmadılar, zalimlere dur demediler. İşte sonunda bütün insanlığı kaplayan bir azap geldi. Bu daha azabın “küçük kardeşi” ve “öncüsü”… Durun bakalım, daha neler gelecek… (Şu denizlerin kirlenmesini düşünün.)

Buyurun bir hadis-i şerif daha okuyalım. Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.) şöyle buyuruyor:

“Yüce Allah insanlar topluca günah işlediklerinde, öğüt alıp tevbe etsinler diye onlara salgın bir bela gönderir. Emr-i bi’l ma’ruf ile nehy-i ani’l münker (iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak) ilkesini terk ettiklerinde, onları evlerinden dışarı çıkamayacakları duruma düşürür. Allah’ı anmayı unuttuklarında ise, dünyadan lezzet almasınlar diye ölüm korkusunu onların arasında yaygınlaştırır.” (el-Kâfi, c. 4, s. 145).

Koronavirüs musibetine bir de bu zaviyeden bakınız. İğneyi kendimize, çuvaldızı koronaya batıralım. Bizim bu musibetin celbinde hiç mi dahlimiz yok? İnsanlar zalimi ve zulmü gördü, karşı çıkmadı, engellemedi. Müslümanlar emr-i bi’l maruf ve nehy-i ani’l münkeri terk etti. Bin yıllık İslâm diyarlarında, Allah’ın hükümleri herkesin gözü önünde çiğnenir oldu. Haremlik selamlık terk edildi. Kadınların tesettürü unutuldu. Faiz belâsı ve zina yaygınlaştı. Medya (TV, internet, diziler başta olmak üzere) bütün pislikleri yaygınlaştırdı.

Son Çeyrek asır dedik ya, daha öncesi de var: Bosna’da yüz binlerce Müslüman’ın katledilmesi var. Çeçenistan’a Rus’un yaptığı saldırılar var. Kırım’ın bütünüyle işgali var. Var oğlu var.

Sonrasında Avustralya’da binlerce devenin katledilmesi var. Denizlerde boğulup da cesetleri kıyıya vuran mültecilerin dramı var. Amerikan, Rus ve Suriye rejiminin yerleşim yerlerini bombalaması var. İsrail’in devamlı Gazze’yi bombalaması, İsrail’in Filistinlilerin evlerini yıkması, Filistinlileri evlerinden çıkarıp Yahudileri o evlere yerleştirmesi var. Mescid-i Aksa’nın ikide bir İsrail askerlerinin pis ayaklarınca çiğnenmesi var. Var oğlu var… Hangi birini sayalım. 

Şimdi bütün bu zulüm tablolarını hatırlayıp, yukarıdaki hadis-i şerifi bir kere daha dikkatlice okuyunuz. Bu “koronavirüs azabı” bu zulümlerin yanında bir hiç kalmaz mı?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?