Mehmet Akif merhum, “Allah bir daha bu millete istiklâl marşı yazdırmasın” demişti. Bu ifade aynı zamanda bir dua. Geçen asrın başlarında bir milletle birlikte o çok zorlu ve dehşetli günleri yaşamış, çilekeş bir mütefekkirin, bir dava adamının duası…
Kurtuluş Savaşı’nın 100. yıldönümündeyiz. Tuhaftır, insanlarımız o çetin günleri çoktan unuttu. Hâlbuki hiç unutulmaması gereken bir hâdise. Birinci Dünya Savaşı’nın ardından yurdumuzun büyük bölümü işgale maruz kaldı. Yüz binlerce insanımız hunharca katledildi. Şehirler, kasabalar, köyler, yakıldı, yıkıldı. Bunları ve bunları yapanları unutmak, bu vatana ihanetle eşdeğerdir. Mehmet Akif o günleri birebir yaşayanlardan. Kurtuluş mücadelesini başlatmak için köy köy, kasaba kasaba dolaşanlardan. Yakılıp yıkılan, viran edilen yerleri görenlerden…
Mehmet Akif merhum bu milletin bir daha istiklâl marşı yazdırtacak durumla karşı karşıya kalmamasını temenni ediyordu, ama şahsen ben aklımın yettiği andan itibaren kurtuluş mücadelesinin yarım kaldığını görmüştüm. Düşman belki silahlı güçleriyle defolup gitmişti, ancak tıpkı bir virüs gibi, zihniyetini, kültürünü, sistemini, eğitim düzenini içimize atmıştı.
Bu meslekte kırk yılı geride bıraktık. İlk kitabımızın neşrinin üzerinden de kırk küsur yıl geçti. Bizim kitaplara yakından bakmış olanlar, bunun bir nevi İstiklâl Marşı olduğunu görmüştür. Ancak bizde kabiliyet ne gezer… Merhum Mehmet Akif’in on kıtada ifade ettiklerini biz yüz küsur kitapta anlatmaya çalışmışız.
12 kitaplık Kurtuluş Savaşı Serisi’ndeki kitapların kapağına şu ifadeyi yerleştirdik: “Unutma! Kurtuluş Savaşı’nın 100. yılı”. Kitabın içinde de üstte ay-yıldız, altta ise şu ifadeler var: “Kurtuluş Savaşı’nın 100. yılı. Şehitlerimizi, gazilerimizi, o kahraman ecdadın mücadelesini, düşmanları, düşmanların yaptıklarını, bu vatana göz dikenleri unutma!” Bu seriden şu ana kadar çıkan kitaplar şunlar: 1. Yarım Kalan Hesaplaşma: Kurtuluş Savaşı (Türdav’dan), 2. Osmanlı’nın Yedi Cephede Yedi Düvelle Savaşı, 3. Müthiş Oyun: Çanakkale Savaşı (Yeni Devir Yayınları’ndan), 4. İstiklal Harbi’nde Gaziantep, 5. Üç Kahraman (Sütçü İmam, Şahin Bey, Karayılan), 6. Kurtuluş Savaşı’nda Gaziantep’in Çocuk Kahramanları (Tuğra Yayınları’ndan), 7. Tarihimizin En Karanlık Günleri: İŞGAL YILLARI, 8. İşgal Yıllarında YUNAN ZULMÜ (Çığır Yayınları’ndan)… İnşallah serinin devamı gelecek…
Yaklaşık 30 yıl önce, BOP’un ortaya çıkacağını, ilk hedefin etrafımızdaki İslâm ülkeleri, ancak asıl hedefin ülkemiz olduğunu, FETÖ tehlikesini haber vermiş, kitaplarımızda bunları yazmış, size tuhaf gelecek, şu anda gündemde olan Kudüs üzerine oynanan oyunları ve bundan sonra gelecek hamleleri de söylemiş ve arkadaşlarıma, “O günlere hazırlıklı olmalıyız. İlk önce çok süratli bir şekilde kendimizi yetiştirmeliyiz” demiştim.
Dananın kuyruğu er geç kopacak. Cihadı unutanlar zelil, cihat kılıcını kuşananlar izzetli ve muzaffer olacak. İşte biz kitaplarımızın bir kısmı ile de o günler için “zafer marşı” yazmaya çalıştık. Peygamber Efendimizin (a.s.m.) Savaşları, 40 Sahabe 40 Senede 40 Devleti Nasıl Mağlup Etti?, İslâm Çağı Başlıyor, Cihat Yolu, Peygamber Yolu, Zaferlerimiz, Şehitlerimiz, Büyüklerimiz, Kahramanlarımız… Ve diğerleri, bir nevi zafer marşıdır…
Millî Gazete’de yazmaya başladığım tarihin üzerinden neredeyse 26 sene geçti. Yüzlerce yazıda işte bu zorlu günlere işaret ettim. Şimdi bir kere daha açık ve net söylüyorum: Şaka değil, ümmet olarak gerçekten çok çok zorlu günler geçireceğiz. Ancak Allah’ın izniyle galip gelecek olan, muzaffer olacak olan bizler olacağız. Mekke, Medine, Kudüs gibi mukaddes beldeler kurtulacak. Sarı yılan başta olmak üzere necis olanların sözü değil, Allah-u Teâlâ’nın hükmü hâkim olacak. Bazıları kahrından çatlasa da Ayasofya ile birlikte Washington’da, Pekin’de, Londra’da, Yeni Delhi’de de Ezan-ı Muhammedî okunacak. İnşallah… Ve minellâhi’t Tevfik…
