İTİBAR MESELESİ !
NİMETİNİN İSTİFADESİ,
KÜLFETİNİN BÖLÜŞÜLMESİ,
FEDAKÂRLIĞIN ÖDETİLMESİ.
Hani, her İSRAFTA ve her fırsatta, “İTİBARDAN TASARRUF OLMAZ” deniyordu ya …
Şimdi de, “ Ülkenin KAZANCINDAN hep birlikte İSTİFADE ettiğimize göre KÜLFETİNE de beraberce katlanacağız. Yükü beraberce omuzlayacağız; FEDAKÂRLIĞI sadece devletten beklemek ne gerçekçidir, ne hakkaniyetlidir” denmeye başlandı.
E vallah çok da eyi oldu.
Öyle ya, hep NİMETTEN faydalanmak yani LÛTUF, iyilik, BAHŞİŞ alarak BESLENMEK olmaz ki …
Biliyorsunuz ki, bizde İTİBARLI olmak, yani hatırı sayılmak, MUTEBER bir insan olarak kabul görmek ve DEĞERLİ olarak anılmak, yani SAYGIN olmak; yapılan masrafın fazlalığı, gösterilen ŞATAFATIN ihtişamı, SALTANATIN azâmeti ve ŞA’ŞAANIN parlaklığı ve göz KAMAŞTIRICI olmasıyla ölçülür.
Bunlar ne kadar fazlaysa “İTİBAR” o kadar çok demektir.
(Eskiden; gösterdiğin AHLÂK ölçüsünde İTİBARIN olur, HATIRIN sayılır, SAYGIN kabul edilir ve MUTEBER insan olunurdu)
Artık, LEYDİLERİMİZİN ve bilhassa TÜRBANLI Bacılarımızın kollarındaki 30-40 bin liralık HERMES marka ÇANTALAR ve tabii ki, diğer SÜS eşyaları ve SÜSLER (ve de bindikleri son model otomobiller ve bilhassa CİPLER), bizim İTİBAR göstergemiz ve itibarımızın derecesi olarak kabul ve tescil edilir olmuştur.
"GÂVURLAR" bunu bilmezler ve bilemedikleri ve öğrenemedikleri için de, bizim SARAYIMIZDA ve salonlarımızda olan bitenleri GISGANIRLAR ya, neyse …
Bugün gazete de gördüğüm bir haber, beni bu konuda (bir daha) haklı çıkardı.
Haber şöyle:
“Finlandiya Başbakanı Sanna Marin, eylül ayında Fin malı bir çanta satın alıp sosyal medya paylaşımı yapmıştı. Marin 350 Euro’ya aldığı çantanın fotoğrafıyla birlikte üretici şirketin linkini de paylaşınca reklam yapmakla suçlanmıştı. Fin Başbakan önceki gün katıldığı Avrupa Birliği zirvesinde aynı çantayı kullandı. Ancak Marin, çantayı markası görünecek şekilde kameralara gösterince yine hedef oldu”
Dünyanın en ZENGİN ve en MÜREFFEH ve her güzellikte en birinci ülkesi olan Finlandiya’nın Başbakanı olan Leydi’nin başına gelen şu işe bakın hele.
Altı üstü, Türk parasıyla 5 bin lira eden (bizdeki ASGARİ ÜCRET kadarlık) falan bi ÇANTA yahu !
ACIDIM vallahi !
Belli ki, onlar, “İTİBAR” kelimesinin ne manâya geldiğinden ve neyi ifade ettiğinden habersizler.
İşte bu duygu ve düşünce neticesinde;
Saraylarımız çoğalmış, resmî otomobillerimiz yenilenmiş ve CAMİ inşaatlarımız her köşe başına ve boş arsalara kadar dağılmış, yayılmış ve büyümüş ve tabii ki, buna paralel olarak İTİBARIMIZ da yükselmiş ve ZİRVEYE erişmiş.
Ve dolayısıyla da, ZİRVELEŞMİŞ bu İTİBARDAN İSTİFADEMİZ de artmış.
Ve KAZANCINDAN payımıza düşen meblağ da çoğalmış ve REFAHA ulaşmışız ve yani ZENGİNLEŞMİŞİZ.
Ancak bu yüzden de MASRAF büyümüş, İSRAF büyümüş, ZARAR büyümüş, BORÇLARIMIZ şişmiş ve bunu karşılamak üzere üzerimize düşen KÜLFETİMİZ de artmış.
İşte burada NİMET-KÜLFET EŞİTLİĞİ karşımıza çıkmış.
Biliyorsunuz veya bilmeseniz bile kabul etmeliyiz ki biz, birbirimize “KENETLENMİŞ” bir milletiz.
Alxandre Dumas’nın Üç Silahşörler kitabı kahramanları Atos, Patos, Aramis ve Dartanyan’ın her fırsatta söylediği gibi;
“BİRİMİZ HEPİMİZ, HEPİMİZ BİRİMİZ İÇİN” demeliyiz.
Ve o sözü, kendimize ve zamanımıza daha uygun olması bakamından;
“BİRİMİZ YER, hepimiz için; HEPİMİZ ÖDER BİRİMİZ için” şeklinde çevirerek ifade etmeliyiz.
Ve de şunu bilmeliyiz:
İşte şimdi, O BİRİMİZİN YEDİKLERİNİ ÖDEME zamanı gelmiştir.
Haydi bakalım ÖDEMEYE BAŞLAYALIM !