Hayatı bir öğrenme süreci olarak değerlendirdiğimizde, öğrenme sürecimiz tıkanmış durumda! Yeni şeyler öğrenemiyoruz. Bir tekrarı yaşıyoruz. Tekrar tekrar aynı şeyler...
Dolayısıyla İyi değiliz!
Matematiği severim. Maalesef, matematikte iyi değilim! ’Hesaplarım’ hep eksik kalır. Hep yarım! Hesap kitap birbirini tutmaz, umudum ile gerçeğim birbirine uymaz. Boşa koysam dolmaz, doluya koysam almaz... Matematikte iyi değilim!
Dil bilgisinde iyi değilim.
Cümlelerin kurulamadığı, kavramların içinin boşaltıldığı, kelimelerin yetersiz kaldığı, birbirimizi anlamakta, dinlemekte zorlandığımız günlere ‘esir’ düştük. Dil tutuluyor söyleyemiyor. Dil bilgisinde iyi değilim.
Coğrafya mesela, iyi değilim: Bir dağın yamacından her gün bir kayayı yukarı ‘yuvarlamaya’ mahkum bir antik ‘kahramanın’ kaderini yaşıyorum. Yaşadığım coğrafyanın ‘günahları’ çökmüş üzerime. Her seferinde kaya aşağı yuvarlanır.Yeniden başlar her şey! Coğrafya'da iyi değilim.
Fizik'te iyi değilim. Mesafeleri ölçmekte ‘cahilim’.
İlişkilerin sosyal mesafesi ne olmalı; Şu kadar yakına kardeş, şu kadar yakına dost, şu kadar yakına sevgili, şu kadar yakına akraba, şu kadar yakına halk... Hesaplayamam! Kaptırırım kendimi. Oysa formül basit: Yol eşittir, hız çarpı zaman. Gidilen mesafe, bir arpa boyu.
Kimyayı severim mesela! Ancak iyi değilim. Bütün reaksiyonlara girersin, sonuç hava civa. Olmayınca olmaz, değişmeyince değişmez hiç bir şey. Kimya'da da iyi değilim.
Biyoloji'de iyi değilim!. Amiplerin bölünerek çoğaldığını bilirim. İnsanın bölünerek azalmasına aklım ermez! Hiç bu kadar azalmamıştık.
Sosyolojide iyi değilim!
Söz gelimi, şehri yönetmek için seçildim. Yönetemem!İyi değilim. Şehirlerin de anayasası olmalı şuna rant ver, bu haline şükür etsin olmaz!
Sevdiğim var, sevmediğim var, fikrini beğenmediğin var. Şu aç kalsın bu tok gezsin diyebilirim. Neticede bir insanım, duygularım var; Nefretim var,zaaflarım var... İyi değilim!
Eşi dostu kayırabilirim. Vicdanımı yıkabilirim. Dolduruşa gelebilirim. Yok yok sosyolojide de iyi değilim!
Netice, sınıfta kalmışız tabi ki!
Huzursuzluğun, mutsuzluğun, tedirginliğin, kaygının ‘kol gezdiği’ sokaklarda;
O olmuşsun,
Bu olmuşsun,
Şu olmuşsun ne yazar! Matematikte iyisin de ne olur! Fizikte bütün mesafeleri katetsen kime ne?
Hal ve gidişatta sınıfta kalmışız.
Ne diyor Edip Cansever:”... Gülmek, bir halk gülüyorsa gülmektir.
Ne kadar benziyoruz Türkiye’ye Ahmet Abi.”
Ne kadar benziyoruz birbirimize, benzedikçe uzaklaşıyoruz. Uzaklaştıkça yalnızlaşıyoruz.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?