USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

KARANLIKTAN ve KARGAŞADAN YUNUS EMRE’ye SIĞINMAK

06-04-2019

Yeryüzünde insan soyundan daha üstün ve daha önemli bir başka canlı düşünülemez. İnsanoğlu, canlıların en ŞEREFLİSİDİR. Fakat aynı insanoğlunun bir diğer yönden görünüşü de, kendisinden daha KÖTÜ ve KORKUNÇ bir başka canlının bulunmayışıdır. Bazı zamanlar insanoğlunun ortaya çıkardığı kargaşa ortamı yamyamlıktan beter utanç verici ve tiksindiricidir. 

İşte YUNUS EMRE’nin yaşadığı 1240-1321 yıllarındaki Anadolu, böylesine bir cehennem ortamıydı:

Moğollar, Anadolu’yu istila etmiş, Anadolu Selçuklu Devleti, Moğollar’ın boyunduruğu altına girmiş, halk bir yandan Moğol zulmü ve katliamıyla, bir yandan açlıkla mücadele ederken, bir yandan da birbirlerini öldürüyordu. Bu sıralarda bazı şehir ve bölgelerde merkezi idareden ayrı ve bağımsız beylikler kurulmaya başlamıştı. Halk, bu beylikler etrafında toplanıyordu.

YUNUS EMRE bütün hayatını, insanları birbirine yaklaştırmaya ve birliği sağlamaya adamıştı. Şu sıralarda en fazla kulak vermemiz gereken insan YUNUS EMRE’dir.

Rakamlar büyüyor ama ne yazık ki, insanlarımız büyümüyor. KİN, KISKANÇLIK, İFTİRA, AHLAKSIZLIK, HIRSIZLIK ve ŞEREFSİZLİK, insanlarımızı yabani otlar gibi sarmış vaziyette. Fakirin ve mağdurun feryadını duyan kalmamış. Bu duruma “dur” diyecek bir babayiğit aramak galiba nafile olacak. Onun için de YUNUS EMRE’ye sarılmak gerekecek. 
Çünki, bu işin sırrı YUNUS’tadır.

YUNUS EMRE’yi 700 senedir yaşatan şey, kendi milletiyle bütünleştiren TÜRKÇESİDİR. Buna ilaveten O’nun duygu ve iman kudreti, O’nu unutulmaz yapmıştır. 
YUNUS’ta, KİN, KİBİR, TAMÂH, ÖFKE, DEDİKODU, ŞEHVET, İHTİRAS yoktur. 
Bütün bunlar, nefsin zararlılarıdır. YUNUS, her işinde Allah’ın (c.c.) kendisini gördüğüne ve her nefeste Rabbine hesap verdiğine iman eder ve bu yolu kabul eden bir kimsenin dürüst olacağını belirtir. 
Bakın YUNUS EMRE ne diyor:

Be hey kardeş Hakk’ı bulam mı dersin
Hakk’a yarar amel işlemeyince
Bu sırrın ötesin duyam mı dersin
Mürşid-i Kâmil’e söylemeyince

Be hey kardeş gel bu tevhide boyan
Tevhiddir nefisin bozan
Hiç kendi kendine kaynar mı kazan
Çevre yanın ateş eylemeyince.

YUNUS’a göre, insan ârif gönlünün büyüklüğünü, güzelliğini idrâk edince kendi aczini daha iyi anlar. Yalancı tahttan çabuk inileceğini anlatır:

Tez çıkarırlar fevkâl-ulâya
Şol İsa gibi dünya koyam
Tez indirirler tahte’s seraâya
Şol KÂRUN gibi dünya seveni

YUNUS’un her şiiri, “yaradılanı severim yaradandan ötürü” diyerek insan ve Allah sevgisiyle yoğrulmuştur. Onun sevgisinde acı, gözyaşı, karanlık yoktur. Taş yüreklileri sevmez.

Taş yürekte ne biter
Dilinde ağu tüter
Nice yumuşak söylese
Sözü savaşa benzer.

YUNUS’a göre taş gönüllerde bir bitiş, tükeniş vardır. Umursamazlık içindedirler. Kara taşa bir şey ekilmeye kalkılsa, yıllarca sulansa ve bakılsa, o taş, yine aynı taştır ve kaskatıdır. Hünerli bir taş olamaz. Böylesine gönüller de taş gibidir. Sevgiden mahrum insan acı sözlüdür. Onun tatlı söz söylemesi imkânsızdır. Dilinden zehir dökülür.

YUNUS, insanı, Allah’ın bir parçası olarak görür ve Allah’ı seven insanın birbirlerini de seveceğine inanır.
YUNUS, içinde Allah sevgisi olan bir insanın ölümden de korkmayacağını söyler. Çünki, O’na göre:

Öle hayvan olur insanlar ölmez
Ölürse ten ölür canlar ölesi değül.

Ve şöyle devam eder:
Ölmekten ne korkarsın, korkma ebedi varsun.

YUNUS, ruh ve Allah’ın varlığına inanmayan insanların gaflet içinde olduğunu belirtir ve sık sık ölümden bahseder. Ve insan hayatının geçiciliğini gözler önüne serer. İnsanın, başı belli olmayan bir zaman (EZEL) ile sonu belli olmayan zaman (EBED) arasında seyahat eden ruhtan ibaret olduğunu söyler. İnsan hayatı, bu seyahatin kısa fakat önemli bir parçasıdır. 
Can, ezelden beri vardır ve bu dünya seyahatini tamamladıktan sonra yoluna yine devam edecektir. İşte bu seyahat esnasında insan, Allah’ın varlığını öğrenir ve bütün ruhuyla birlikte O’nu arar.

YUNUS EMRE’nin hayatı ve şiirleri, ömür boyu elden düşürülmeyecek kadar güzel ve önemlidir. Bu güzellik ve önem, insanoğlunu huzura kavuşturur. Keşke, okullarda bu konu mecburi dersler arasında olsa. O zaman daha huzurlu ve sağlıklı nesiller yetiştirmiş oluruz.

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?