Yaşanabilir şehirler,yaşanabilir köyler kurabiliyor muyuz sen ona bak! Varsın ‘şampiyon’ olmasın,ama yaşanabilir olsun!
Kavganın, gürültünün, korkunun, kaygının, kötülüğün kol gezdiği, yol kestiği günlerden kurtulup sevinçle hesapsız kucaklaşabiliyor musun dostunla!
Yukarıdaki cümlelerin nedeni bir kavgayı “ayırdıktan” sonra yola koyulduğumda dilimden dökülen kelimelerin toplamı.
Daha fazlasını yazmaya çalıştım:
Benim işim kavga ayırmak! Bir kavgaya girecek hiç bir planım olmadı. Ya da tahriklere kapılıp bir kavganın ortasına atmadım kendimi. Kavgasız çözümlerin parçası olmak istemişimdir hep!
Ancak kavgaya girersen de, şairin dediği gibi: ”Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin.”
En son kavgayı ne zaman yaptım hatırlamıyorum! Bir zamanlar bir kavgaya girmek üzereydim ki, bir arkadaşım sen şöyle çekil bakalım ben senin yerine yumruk sallarım diyerek beni kavganın merkezinden uzaklaştırıp kendisinin daldığını hatırlıyorum.
Kavga kötü şey, öfkede akıl olmaz!
Gelelim bu satırların yazılmasına neden olan ve kendimce ‘araladığım’ kavgaya:
Bir kaç gün önce bir köy yolunda arabamla seyrederken yolun ortasında kavga eden iki kişi ile karşılaştım. Bir kamyonet yolu kesecek şekilde durmuştu. Arabanın yanında iki kişi kavga ediyor. Birbirlerine öyle yumruklar atıyorlardı ki, alt alta üst üste gırtlak gırtlağa yapılan bir kavganın seyircisi durumunda kaldım! Kaybetme korkularını birbirlerine anlaşılmaz seslerle bağırarak bastırıyorlardı.
Orda kavga etmenin hiç bir mantıksal açıklaması yoktu. Etrafta hiç kimse yoktu. Film mi çekiliyor acaba diye düşündüm, yoksa kamera şakası mı?Ya da bir ‘tuzak’ mı?
Dağ başında kamera şakası olmaz, olsa olsa ‘eşek şakası’ olur diye düşündüm. Kazananı olmayacak olan bir kavgaya tutuşmuşlardı... Kavgayı ayıran yok, ”durun kavga etmeyin diyen yok”.
Tesadüf bu ya ‘durun kavga etmeyin’ diyen ben oldum. Onlar da bu sözümü dinlemediler tabi ki!
Yolun orta yerinde arabamla durdum, aklıma üçüncü sayfa haberleri geldi: Kavgayı ayırırken falan filan oldu, türü haberler!
Sonra korkarak indim arabadan ve bağırdım “neyi paylaşamıyorsunuz?”
İçimden düşündüm: Mal mülk olsa burada paylaşılmaz, şan şeref şöhret için olsa karar verecek kimse yok!
Kavgayı ayırmakla çekip gitmek arasındayım! Gidersem birbirlerine zarar verecekler!
Aralarına girsem arada ezilirim. O derece şiddetli yapılan bir kavga.
Yanlarına biraz daha yanaşarak, biraz da ‘topuklamaya’ hazır vaziyette durarak: Akıllı olun diye yeniden bağırdım, burada kavga ederek çözemezsiniz sorunu!
Öfkelerinin kurbanı olmak üzerelerken bir şey oldu, birden bire ayrıldılar ikisi de aynı kamyonete binip uzaklaştılar. Kamyonetin arkasından baktım bir oraya bir buraya yalpalayarak uzaklaşıyordu. Belli ki kavga kamyonetin içinde devam ediyordu.
Her yerde bir kavga var: Ekmek kavgası, iş kavgası, rant kavgası, iktidar kavgası... Ve kötülüğün her çeşidi!
En güzel “kavga” yumruk atmadan şiddete karşı çıkarak, akılla mantıkla yürekle verilen kavgadır. Bir kavga varsa fikirle kazanılmalıdır.
Ne diyor şair:
“Ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”
Bir “kavga” olacaksa yeryüzünü yaşanılır kılmak için olmalı.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?