USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Kıymetini bilecek miyiz?

17-02-2020

Merhum Erbakan Hocamız için şimdi her kesim, “Ah kıymetini bilememişiz!” diyor. Tarihçe-i hayatına bakın, bu ülke ve bu halk için yaptıklarına bakın. Ne vakit hükümet ortağı olsa, kolları sıvamış, habire fabrika temelleri atmış, binlerce insanımıza iş sahaları açmış. Şeker fabrikaları, kâğıt fabrikaları, çimento fabrikaları ve diğer fabrikalar… Kimseyle kavgalı olmamış, kendisine en ağır hakaretlerde bulunanlara bile dava açmamış. Kendisine rey vermeyip devamlı aleyhinde bulunan gruplar ve kişiler hakkında bir defa bile sitem etmemiş. İşine bakmış. Son iktidarında, başbakanlığında yaptığına bakınız. Hükümet ile pazarlığa oturup yüzde 25 zam talebinde bulunan işçi sendikası temsilcilerine şöyle demiş: “Yahu siz deli misiniz, yüzde 25’le geçinilir mi? İşçilerimize ilk altı ay için yüzde 50 zam, ikinci altı ay için yüzde 50 zam. Reel olarak yıllık yüzde 125 zam.” İşçi temsilcileri ne desin? Memur ve işçi emeklilerine yüzde 100 zam, o devirde maaşları gerçekten çok düşük olan Bağ-Kur emeklilerine yüzde 300 zam. Hedefi yüz bin tank, yüz bin motor üretecek fabrika kurmak. Hatta savaş uçağı ve yolcu uçağı fabrikası kurmak. Ağır sanayi hamlesini gerçekleştirmek. Ordumuzun bütün ihtiyaçlarını yerli olarak üretmek… Peki, ne yapıldı? Medya, bürokrasi kesiminde takınılan tavırlar, bazı kimselerin tencere-tava çalması, ışık yakıp söndürmesi… Şimdi o hareketleri yapanlardan vicdanı ölmemiş ve yerli duygulara sahip olanlar, “Ah eşek kafam!” diyor, dizini dövüyor. Ancak geçmiş ola…

Peki, bunları niçin yazıyorum? Günün birinde yüzde yüz yerli bir idareci işbaşına gelse, bilgili, kabiliyetli, halkına şefkatli, bu ülkenin ve bu halkın düşmanlarına kök söktürecek, parmağında oynatacak, onlara dünyayı dar edecek yiğit bir idareci. Sadece bu ülkenin değil, bütün Âlem-i İslâm’ın hasretle beklediği bir idareci. Peki, onun kıymetini bilecek miyiz?

Sevgili Peygamberimiz (a.s.m.), “Siz nasılsanız, öyle idare edilirsiniz” buyuruyor. Yani iş bizden bitiyor. Bugün, Amerika’sı, Çin’i, İngiltere’si, Hindu’su, Rus’u, Budist’i, Ben-i İsrail’i, şusu, busu, habire Müslüman kanı döküyorsa, Müslüman yurduna saldırmaya cüret ediyorsa, Müslüman’ın petrolünü, bütün varidatını yağmalıyorsa, tarihinde bir tek “insanca davranış” olmayan zorbalar, “Bize şu kadar para vereceksiniz. Ya paranızı ya canınızı!” diyorsa; bugün İslam diyarlarının büyük ekseriyetinde can, mal, namus emniyeti kalmamışsa; en son bütün bu yapılanlara tüy dikercesine, “Kudüs bizim!” diyorlarsa, kendimizi sorgulamalıyız, kendimizi suçlamalıyız.

 

Evet, bir Selahaddin Eyyûbî, bir Alparslan, bir Fatih Sultan Mehmet, bir Şeyh Şamil gibi yiğit bir idareci gelmeli. Allah’ın izniyle de gelir ve ümidimiz o ki gelecek. Benim derdim şu: Peki kıymetini bilecek miyiz?..

Hem kavli, hem fiilî dua edelim. Kendimizi yetiştirelim. Kur’an’ımızı hem okuyalım, hem muhtevasını bilelim. Bize verdiği dersi iyi öğrenelim. Dersimize iyi çalışalım. Kur’an’ın en büyük müfessiri olan ve “Yaşayan Kur’an” olan Resûl-i Ekrem (a.s.m.) Efendimizin sünnet-i seniyyesini iyi kavrayalım. Onun devlet idaresi metodunu, cihadını, insan yetiştirme metodunu iyi kavrayalım. Kur’an’a ve hadise dayanılarak verilmiş olan hükümleri, yani icmâ-ı ümmeti ve kıyas-ı fukahayı öğrenelim. Hayatımızın her sahasında tatbik edelim.

Rabbimizin sevdiklerini sevelim, sevmediklerini sevmeyelim. “Şunları şunları dost edinmeyin!” dediklerini dost edinmeyelim, onları veli ittihaz etmeyelim.

İslâm toplumu, ekonomik sıkıntıdan çok, manevî erozyon yaşıyor. Ahlâkî bir çöküntü var. Avrupa’nın bütün sefaheti, pislikleri, ahlaksızlıkları üzerimize boca edilmiş durumda. Medya ve internet kanallarından âdeta lağım akıyor. Bütün bu manevî kirlilikten kendimizi, çoluk çocuğumuzu ve yakınlarımızı korumalıyız.

Allah-u Teâlâ’nın hazinesi sonsuz. Dilerse, yüzlerce örneği olduğu gibi Âlem-i İslâm’ın başına ehil ve yiğit bir idareci lutfeder. Asıl sıkıntı, problem bizde: Kıymetini bilecek miyiz?

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?