Nicedir, meslektaşımız Yılmaz Özdil’in kitabı konuşuluyor. Kitap ilk önce 1,5 milyon adet satmış. Evet, bu bir rekor. Sonra “Atatürk” kitabının 1881 adet özel baskısı, adedi 2.500 liradan satışa sunuldu ve kısa zamanda tükendi. Bazıları bu olayın maddî cihetine kafayı taktı. “Yılmaz Özdil köşeyi döndü. Şu kadar kazandı” dedi. Ben ise olayın bu yönüne zerre kadar ehemmiyet vermedim. Bir yazar; yabancı kuruluşlardan beslenmiyorsa, bütünüyle yerli ise, belediyelerde veya diğer resmî kuruluşlarda bir “danışmanlığı” yoksa, yani ekstradan para almıyorsa, bütün geliri, “telif geliri” ise, o yazar telif de almazsa ne ile geçinecek, duvar mı yalayacak!.. Yılmaz Özdil’e aldığı para helal-i hoş olsun. Benim üzerinde duracağım konu başka…
Taşrada olduğum için henüz kitaba ulaşamadım, en kısa zamanda alacağım. Ancak medyadan ve sosyal medyadan takip ettiğim kadarıyla kitap bütünüyle bir “övgü” kitabı. Bunu da normal buluyorum. Ancak Atatürk, ya da M. Kemal deyince şöyle bir duracaksın. Bana göre, M. Kemal insanlık tarihinin en renkli, en enteresan, en dikkat çekici şahsiyetidir. Yaptıklarını tarih boyunca hiçbir idareci yapmamış, yapamamıştır.
1. Kemal’in bir askerî yönü var, ordu kumandanı olarak vazife yapmış, birçok savaşlarda bulunmuştur. Bir de siyasî yönü var. Devlet idarecisi ve parti başkanı olarak görev yapmış ve dünyanın en dikkat çekici icraatlarına imza atmıştır. Ne var ki, M. Kemal’in bu iki yönü de dört başı mamur araştırılamamaktadır. Bir kere Çankaya Arşivi’ndeki, Genelkurmay Arşivi’ndeki, Başbakanlık Arşivi’ndeki belgeler henüz araştırmacılara açılmamıştır. Üstelik İngiltere gibi bazı ülkelerde de M. Kemal’le ilgili belgeler açıklanmamaktadır. Bu işin bir yönü. Bir de ortada 5816 sayılı kanun gibi, dünyada eşi benzeri olmayan bir kanun var. Yani meşhur adıyla “Atatürk’ü koruma kanunu.” Bu kanun, elastikî ve her tarafa çekilebilecek ifadelerinden dolayı, M. Kemal’in icraatlarını bile bütünüyle belgelere dayansa da ortaya koymayı engellemektedir.
Sayın Özdil, Atatürk ile ilgili kitap yazmış, sosyal medyaya aksettiğine göre bir ecnebi adama fotoshop’la sarık sarılmış, M. Kemal’e takke giydirilmiş. Güya cami önünde hoca ile konuşuyormuş gibi. Bir de, “Haftada iki defa Cuma namazına giderdi” denilmiş. İyi de bizim 12 ciltlik “Yakın Tarih Ansiklopedisi”nde bir resimde meşhur bir şahsiyet yer almadığı için, “kasıtlı silinmiş” denilerek “suç unsuru” addedilmişti. Gerçekte ise bizim o resmi aldığımız kaynakta öyle idi.
Sayın Özdil’e daha müşahhas bir misal vereyim, benim yazdığım “M. Kemal’le Kavgalılar” kitabı toplatıldı. O kitapta Ali Şükrü Bey’in sözleri mahzurlu bulunmuştu. Oysa o sözler Meclis zabıtlarında vardı. Haydi o sözleri çıkardık, bu defa “M. Kemal’e Karşı Çıkanlar” diye yayınladık. O da toplatıldı. Gerçi o devre 28 Şubat devresiydi. Özel şartları vardı. Ben Sayın Özdil’in kitabını okuyacağım, lütfen kendisi de benim kitabımı okusun, o kitapta ne mahzur var, bana söylesin.
Hakarete gelince. Benim 40 yıllık yazarlık hayatım var. Binlerce yazı yazmışım. Daha hiç kimseye hakaret etmemişim. Etmem de. Zira ben Elhamdülillah Müslüman’ım. Her şeyden önce dinim beni hakaretten menediyor. Ben sadece olup bitenleri yazmak istiyorum ve bunu talep ediyorum. Sayın Erdoğan’ın icraatları için, hakaret etmeden tenkit etmek nasıl serbest ise, M. Kemal’in icraatları da ele alınıp incelenebilmeli. (Tenkit kelimesini kullanmıyorum. Zira o da büyük cesaret işi.)
Tekrar ediyorum, Sayın Özdil’in kazandığı para zerre kadar umurumda değil. Ancak bu yazarımız, “On dönüm bostan, yan gel yat Osman!” rahatlığında gerine gerine, enine boyuna konuşurken; aynı ülkede yaşadığımız için bu ülkenin tarihine, kültürüne, ekonomisine, iğneden ipliğine, A’sından Z’sine her şeyine tesir etmiş M. Kemal’in icraatları ele alınamayacak mı? Sorum bu. Sayın Özdil, “Atatürk 2”, “Atatürk 3” kitaplarını çıkarmadan önce lütfen bu soru üzerine de kafa yorsun…