Mihenktaşı… Nedim Çakmak…
Onu ilk 2009’da elime geçen bir kitabı ile tanıdım.
“İşgal Günlerindeki İşbirlikçiler, Hüsnüyadis Hortladı” kitabının yazarı idi.
Kitap öyle anlı şanlı, bol ışıklı kitap ticareti yapan kitapevlerinde satılan, bulunan bir kitap değildi.
Ama içindekiler, anlattıkları elmas, pırlanta pahasında idi. Tabii milli, Türkçü bakış açısından. Çünkü tarihsel alanda olup biteni,
Dumanlıdağın Akıncılarını bizzat o akıncıların,
o Kuvva-i Milliye’cilerin yani o yörenin milli tarihini yapanların ağzından anlatıyordu.
Ve üstüne üstlük, o güne kadar farkında dahi olmadığımız ayrıntılarını da, ortaya koyarak,
o günlerin karanlık, puslu olaylarını, hainlerini, kahramanlarını nakış nakış işleyerek anlatıyordu.
Gerçi kitabı yazan, o tarihi ve yöresel kahramanlardan, Parti Pehlivan’ın torunu olduğunu da yazmış kitapta ama yine de
olayları, hainleri, kahramanları öylesine işlemiş ve yazmış ki kitabında, okurken insanın kafasına mıh çakar gibi çakıyordu anlattığı olayları, hainleri, kahramanları.

Örneğin o güne kadar ben, O işgal günlerinde Manisa Hapishanesi Başgardiyanı Parti Pehlivan’ın, hapishanedeki 11 mahkum ile dağa çıkarak, Dumanlıdağın Akıncıları’nı oluşturmaya başladıklarını bilirken, kitap sayesinde bu Vatan Kahramanı mahkum sayısının 14 olduğunu öğreniyordum Nedim Çakmak sayesinde.
Ve tabii bende bir karıncalanma başladı. Ne yapıp edip bu kitabın yazarı, Parti Pehlivan gibi Kurtuluş Savaşımızın Kuvva-i Milliye ve öncesi dağa çıkan Vatan Kahramanının gerçek hayattan torunu Nedim Çakmak ile tanışmalı ve Milli Tarih’imizin gerçeklerine daha çok ulaşmalıydım.
Çünkü bize dayatılan “resmi tarih” çok boştu hatta bomboştu hatta pek çok yerde kahramanları hain, hainleri kahraman diye bize dayatıyordu. Bir sun’ilik, bir ısınılamayan, yapaylık vardı resmi tarihin anlattığı Kurtuluş-Milli Tarih anlatımında.
Ve Nedim Çakmak ile tanışıp, görüşüp, konuştukça, ben sorup o anlattıkça,
aslında yıllarca bize anlatılan resmi tarihin ne kadar bizden, Anadolu Bozkırlarının Kavruk Çocuklarından uzak,
sanli Türk’müş gibi görünen “kripto etnik bakiyelerin” kendilerine göre, kendilerinden olanı kahramanlaştıranların çizdiği, yazdığı bir tarih olduğunu gördüm.
Ve ayrıca dedesi 150’likler Vatan Hainlerinden Manisa Valisi Hüsnü (hüsnüyadis), Menemen Olayları baş tertipçisi ve Asteğmen Kubilay’ı Şehit eden esrarkeş Mehmet gibilerle mücadele ederken,
Torunu Nedim Çakmak’ta hayatı boyunca ve sonuna kadar esrarkeş Mehmet’in torunu Bülent Arınç, fetöşçüler, sionist yahudiler, kripto etnik bakiyer ile mücadele etmeye devam etti.
Çünkü Kendisi Meslek Olarak
-MEB Köy Öğretmenliği
-Lisanslı Rehberlik
-Doktoralı Arkeologluk
-Pratik Latince dahil 6 dil
-Lisanslı Radyo Operatörlüğü/ Zabitliği
-Lisanslı Güverte Zabitliği
-Lisanslı uzak yol-açık deniz süper tanker Kaptanlığı
Yapmış
Ve Hayatına
-Kıbrıs ve Körfez Savaşı’ndan 2 defa Gazilik (Gazilik maaşlarını almayarak devlete bağışlamış)
-Irak Devlet Başkanı ile defalarca görüşmeyi, aynı sofrada yemek yemeyi
-Tarihçiliği
-Yazarlığı
Sığdırmış,
Daha sonraları Türkiye’nin de tanıdığı ismi-sıfatı ile bir “Deniz Feneri” iken
(bu sıfatıda kendisine Halk Kürsüsü Gn.Bşk.Yrd. Nermin Seçkin Hanım vermişti ve Nedim Çakmak büyük bir sevinçle kabul etmişti)
Halk Kürsüsü WebTv youtube kanalımızda, kendisi ile canlı yayınlar yapmaya karar verip, yayınlara başlamıştık.
(Bu beraberce yayın yapma fikride Halk Kürsüsü Gn.Bşk.Yrd. Nermin Seçkin Hanımdan gelmişti.)
İlk sezon programlarımızın ismi “Meseleler Üzerine” idi.
Fakat program içeriklerimizin tam karşılığını vermiyordu bu program ismi.
Çünkü, programımızda olayların ve kişilerin kaç ayar olduklarını konuşuyorduk. Buradan hareketle doğada tek başına alelade, değersiz bir taş olmasına rağmen, bütün değerli metallerin ayarının anlaşılmasında çok değerli olan "Mihenktaşı" aklımıza geldi.
Öyle ya, bazıları bizi değersiz görüyordu ama programlarımızda biz onların ne olduklarını, kaç ayar olduklarını ortaya koyuyorduk.
Öyle ise programlarımızın ismi Mihenktaşı olmalı idi ve öyle oldu
Bu arada ise özellikle solunum yollarındaki sorunlar nüksediyordu çünkü c@vvit zamanları iki defa c@vvit atlatmıştı ve solunum yolları, akciğer sorunları devam ediyordu. Evinde sürekli oksijen tüpü bulunuyordu. Kriz anlarında oksijen maskesi ile normale dönmeye çalışıyordu.
Ama bir yandan da, Üstat Nedim Çakmak kendini biraz olsun iyi hissettiğinde canlı yayınlara devam ediyorduk. Ve Kuvva-i Milliye Kalpağı giymeden sadece bir defa, tek bir defa program yapmıştık. Onun dışında her daim programa orjinal dededen kalma gerçek Kuvva-i Milliye Kalpağı ile çıktı bütün programlara. Ve bu arada Kuvvacı Kalpağı takmanın, kullanmanın adabı muaşeretini, kurallarını da bizlere aktarıyordu.
Örneğin, Kuvvacı Kalpağı başa takılmadığı zamanlarda da dik durmak zorunda idi. Çünkü Kuvvacı Kalpağı hiç bir zaman eğilmezdi.
Bizde sezon ortasında isim değiştirmeye karar verdik ve Nedim Çakmak Üstat ile beraberce karar alarak yapacağımız programlarımıza
Mihenktaşı ismini verdik. İşte bu isim, programlarımızın içeriğinin tam karşılığı idi.
Ve böylece 2025 yılına geldiğimizde ise 1 tane canlı yayın programı yapabildik.
Aralarda kendi aramızda yaptığımız sohbetlerde, yaptığımız programları kitaplaştıracağımızı söylerdik kendisine, çok hoşuna giderdi.
“Ooo bende daha neler var neler” derdi.
Hatta programlardan yapılacak kitaba isim bile bulmuştu. “Ateşten Çıkmış Denemeler” diye.
2025 yılındaki tek programımızdan sonra sağlık sorunları iyice arttı. Bazen telefonlara bile bakamıyor, konuşamıyordu. Yardımcı Bakıcısı ile haberleşiyorduk.
Ve bugün 10 Mart 2025 Pazartesi günü o makus haber geldi.
Parti Pehlivan’ın Torunu, Türkiye’nin Aydınlık Yüzü, Bilgi-Tecrübe Dağımız, Deniz Fenerimiz,
Bilgemiz Nedim Çakmak Üstat Vefat Etti.
Deniz Fenerimiz, Üstat Nedim Çakmak !
Gözün Arkada Kalmasın.
Halk Kürsüsü sana vaad ettiği programlarımızın kitabını yapacak.
Adı da “Ateşten Çıkmış Denemeler” olacak.
Yazarı Nedim Çakmak, Derleyen Nermin Seçkin olarak, HK Yayınevimiz sana verdiği vaadi mutlaka tutacak.
Ruhun Şad, Mekanın Cennet Olsun.
Biz senden razıyız.