Bir milletin varlığını sürdürebilmesi, yalnızca sınırlarının korunması veya kaynaklarının yönetilmesi ile sınırlı değildir. Bu varoluş, her bir bireyin taşıdığı sorumluluk bilinci, çalıştığı alanlarda gösterdiği fedakârlık ve üzerine düşen görevi yerine getirmedeki titizlikle yakından ilişkilidir. Toplumun her katmanındaki bu görev anlayışı, bir bütün olarak devletin ayakta kalmasını sağlar. İşte bu yüzden, başımı yastığa koyduğum her gece, aklımda ve kalbimde, bu büyük fedakârlıkları yerine getiren insanlar vardır; onlara borcumuz sonsuzdur.
Öncelikle, gece gündüz demeden vatanın güvenliği için canlarını ortaya koyan Türk Silahlı Kuvvetlerimiz var. Onlar, ülkemizin sınırlarını, halkımızın canını ve malını korumak için her daim hazırdır. Bu askerlerimiz, sadece bir güvenlik unsuru değil, aynı zamanda milletimizin bağımsızlığının ve özgürlüğünün de en büyük teminatıdır. Onların nöbeti sayesinde bu topraklarda rahat bir uykuya dalabiliyor, geleceğe güvenle bakabiliyoruz. Her birinin taşıdığı sorumluluk, bizim taşıdığımız sorumluluktan çok daha ağır; onların cesareti ve vatanseverliği, bizlere de güç veriyor.
Bir diğer önemli grup ise öğretmenlerimizdir. Atatürk'ün, "Yeni nesil, sizin eseriniz olacaktır" sözüyle işaret ettiği bu kıymetli insanlar, ülkenin geleceğini ellerinde şekillendiriyor. Genç zihinlere Atatürk ilkelerini, bilimin ve aklın yolunu öğreten öğretmenler, Türk milletinin kültürel ve milli varlığının sürdürülebilirliğinde en kritik görevlerden birini üstlenmiş durumdadır. Sağlam bir geleceğe yürümek, ancak onların özverili çalışmalarıyla mümkün olacaktır.
Sabahın erken saatlerinde tarlalarına giden, ekmeğini topraktan çıkaran çiftçilerimizi de unutmamak gerekir. Toprak, bir milletin can damarıdır; bu damarı besleyen çiftçiler, tarımın ve üretimin olmazsa olmazlarıdır. Onların alın teri, bu ülkenin gıda güvenliğini sağlar ve milli ekonominin belkemiğini oluşturur. Her mevsim, doğanın zorlu şartlarına rağmen üreten bu insanlar, sadece kendilerini değil, tüm toplumu doyururlar.
Sağlık çalışanlarımız ise hayatlarını adadıkları bir mesleği, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadan icra eden kahramanlardır. Salgınlarda, afetlerde, savaşlarda ve her türlü olağanüstü durumda, insan hayatını kurtarmak için gecelerini gündüzlerine katarlar. Onların çabası olmasaydı, bir toplumun sağlıklı bireyler yetiştirme potansiyeli de tehlikeye girerdi. Onlar sayesinde, millet olarak sağlığımızı koruyabiliyoruz; bunun kıymetini her daim bilmeliyiz.
Bu zincire gazetecilerimizi de eklemek gerekir. Doğru haber alma hakkı, bir demokrasinin en temel unsurlarından biridir. Basın, halkın gözü kulağıdır. Satılmamış, tarafsız ve dürüst basın çalışanları, halkın gerçekleri öğrenme ve bilgilendirilme hakkını savunurlar. Onlar, her türlü zorluğa rağmen görevlerini yerine getirirken, milletin bilinçlenmesine katkı sağlarlar. İletişim çağında, basının dürüstlüğü ve cesareti, toplumun sağlıklı bilgi akışı içinde varlığını sürdürebilmesinin teminatıdır.
Güvenliğimiz için gece gündüz demeden çalışan polislerimizi de unutmamalıyız. Yasaların verdiği yetkiyle, halkın huzurunu ve düzenini sağlayan polis teşkilatı, her bir bireyin can ve mal güvenliğini temin eder. Onlar, şehirlerin görünmez kahramanlarıdır ve en zor koşullarda dahi milletin güvenliği için canla başla çalışırlar.
Ve nihayet, vatan için canını, kanını feda eden, bu topraklar uğruna savaşan gazilerimiz ve şehitlerimiz. Onlar, bu milletin varoluşunun gerçek kahramanlarıdır. Vatanın bölünmez bütünlüğü, onların fedakârlıklarıyla korunmuş, bağımsızlığımız onların kanlarıyla mühürlenmiştir. Bu uğurda hayatlarını kaybeden her bir şehit, Türk milletinin kalbinde ebedi bir yer edinmiştir.
Bu fedakâr insanların her biri, milletin teminatıdır. Ancak bütün bunların başında, bizlere bu vatanı armağan eden, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk yer alır. Onun cephelerde gösterdiği kararlılık, savaş meydanlarındaki dehası ve milletine olan inancı sayesinde bugün bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti var.
Atatürk'ün mirası, sadece toprak değil; özgürlüğümüz, onurumuz ve bağımsızlığımızdır. Onun gösterdiği yolda ilerleyen her birey, bu vatana olan borcunu ödemek için çalışmakla yükümlüdür.
Son olarak, tüm bu emekleri ve fedakârlıkları görmezden gelenlere, milletin değerlerini hiçe sayanlara, ülkenin geleceğini düşünmeden hareket edenlere açıkça söylüyorum: Bu milleti, onun onurunu ve bağımsızlığını yok sayanlara, benden oy moy yok!