Hepimiz imtihandayız. Bu dünya hayatı sona erinceye kadar da imtihanımız devam edecek. Cehennem lüzumsuz olmadığı gibi, cennet de ucuz değildir. Hele son bir asırda bu daha da “pahalı” hâle gelmiştir.
Müslüman erkekler son asırda, en ağır imtihanlarını “tâife-i nisâ” ile münasebetlerinde vermişlerdir. Dinimizde iffetli olmak esastır. İffetli olmak ve iffeti korumak için de helâl dâiresinden ayrılmamak şarttır. Helâl dâiresinde kalmanın ilk şartı, göze sâhip olmaktır. Evvelâ bu husustaki Rabbimizin emrine –meâlen- bakalım:
“(Resûl’üm!) Mü’min erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.” (Nur Sûresi / 30)
Bu âyet-i kerime hükmünce ve hadis-i şeriflerin işaretince, gözün nâmahreme gayr-ı ihtiyârî bakışının haricinde ikinci bakışı haramdır. Böyle bir fiil işlendiğinde derhal tevbe, istiğfar edilmelidir. Son yüzyılda Müslümanlar üzerine oyun oynayan zındıka komitesi, en çok Müslüman erkekleri bu noktada vurmaya çalışmış ve gözün gayr-ı meşrû bakışını teşvik etmişlerdir. Öyle ki git gide sanki bu fiil meşrulaşmıştır. Halbuki Allah’ın hükmü değişmez.
Dinimizde kadın-erkek birlikteliğinin şartı, nikah akdidir. Nikahsız birliktelik ekberü’l kebâir günahtır ve adı, zinadır. Zina eden Müslüman erkek ve Müslüman kadın bunun bedelini öder. Şer’î bir idarede, bekar olan erkek ve kadınlara yüzer değnek vurulur. Şayet evli iseler, cezası recmedilmektir. Bu hükmün hikmetine dair yüzlerce eser telif edilmiştir. Aslolan nesli korumaktır. İslâm’da “temiz ve meşrû nesil” esastır.
Müslüman erkek haremlik-selamlığa dikkat edecektir. Nur Sûresi’nin 31. Âyet’inde bir Müslüman hanımın hangi erkeklere gözükebileceği sıralanmıştır. Bu erkekler, mahremi olan erkeklerdir. Müslüman hanım onun haricindeki erkeklerle ihtilat edemez. Bu hüküm Müslüman erkeklere de şâmildir. Müslüman erkekler de mahremi olan kadın tâifesi haricindekilerle ihtilât edemez.
Arada nikah akdi olmaksızın “nişanlılık” başka mahremleri olmaksızın görüşmeyi, gezip-tozmayı meşrû kılmaz.
Biz okuduğumuz şer’î ilimleri ihtiva eden kitaplardan öğrendiklerimizi söylemekle mükellefiz. Gayet açık ve net söyleyelim, bu zamanda Müslüman erkeklerin imtihanı cidden ağırlaşmıştır. Bütün peygamberlerin, Deccal ve Süfyan’ın fitnesinden Allah-u Teâlâ’ya sığınmasının hikmetini şimdi daha iyi anlamaktayız.
Nâmahrem hanımlarla, bir arada olmanın, görüşüp konuşmanın yaygınlaşması ve çoğu defa “kaçınılmaz” olması, bu konudaki dinimizin hükümlerini ortadan kaldırmaz.
Bu haremlik-selamlık meselesi erkek çocuklara anlatılmalı, bu hususa dikkat etmeleri sağlanmalıdır. “Utangaç olmak” ayıp bir haslet değil, bilakis takdir edilecek bir davranıştır. Müslüman erkek, karşı cins için son derece “çekingen” olacaktır.
Dinimizde evlilik teşvik edilmiştir. Sevgili Peygamberimizin (S.A.V.) bu hususta pek çok hadis-i şerifi vardır. “Erken yaşta evlilik” makbuldür ve güzeldir. Böylece haramdan erken yaşlarda korunmuş olur. “Çocuk gelinler” tâbiri, Avrupa’nın îcadıdır. Buluğ çağına ermiş kızlarla ailelerinin de rızası ile evlenmiş erkeklerin hapsedilmesine son verilmeli, hapiste olanlar serbest bırakılmalıdır.
Çağımızın en büyük fitne vasıtalarından biri de internet, sanal dünya ve sosyal medyadır. Buradaki helal olmayan görüntülere bakmak son derece mahzurludur ve günahtır. İşte nefsi dizginlemenin en zor olduğu saha burasıdır. Gençlerimiz ve çocuklarımız bu cihetten âdeta bir robota, bir zombiye dönüşmüş vaziyettedir.
Müslüman erkekler, şayet okuyorlarsa bir an evvel tahsillerini bitirip, iş hayatına atılmalı ve evlenmelidirler. Okumuyorlarsa, bir meslek sahibi olup en erken yaşta yuvalarını kurmalıdırlar.
Yeri gelmişken, aklı başında bütün ailelere –bilhassa kız tarafına- seslenmek istiyorum. İsrafa kaçan taleplerle, fazlaca altın istemekle evliliği zorlaştırmaktan kaçınınız. Allah her iki tarafa hayırlı kısmet versin. O kısmet karşınıza çıktı mı, siz de zorluk çıkarmayınız.
Sözün özü şu: Müslüman erkekler, evliliği düşününüz, onun ötesinde tâife-i nisâ ile görüşmenin mahzurlu olduğunu unutmayınız. Bizler ahiret hayatını düşünmekle mükellefiz.
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?