Türk Silahlı Kuvvetleri’nin temel yapı taşlarından biri olan teğmenler, yalnızca bir rütbe sahibi subaylar değil, aynı zamanda vatan savunmasının en ön saflarında yer alan sorumluluk sahibi askerlerdir.
Zorlu bir eğitim sürecinden geçerek disiplini, fedakârlığı ve vatan sevgisini içselleştiren bu subaylar, ordunun geleceğini temsil etmektedir.
Ancak son dönemde, bazı teğmenlerin çeşitli iddialar ve gereği belirsiz gerekçelerle ordudan ihraç edileceğine dair söylentiler gündeme gelmiştir.
Şayet bu söylentiler/iddialar doğruysa, bu yalnızca teğmenler için bireysel mağduriyetler yaratmayacak, aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kurumsal bütünlüğüne zarar verecek bir durum oluşturacaktır.
Son günlerde, Kara Harp Okulu mezuniyet töreninden sonra yaşananlar üzerine;
teğmen Ebru Eroğlu’nun da aralarında bulunduğu sdece beş teğmenin ordudan ihraç edilmesinin talep edildigi iddia edilmektedir.
Bazı kalemler, teğmenleri hedef alarak,
“Hayati bir hatırlatma” gibi başlıklı yazılarla adeta bu ihraçları savunmuşlardır.
Bu yazılarda, teğmenlerin “korsan eylem” yaptığı ve siyasi mesajlar verdiği öne sürülmektedir.
Ancak bu yazıların, iddiaların büyük bir kısmı yanıltıcıdır ve gerçekleri saptırmaktadır.
Teğmenler, resmi tören yeminlerinin dışında bir “paralel yemin” değil, okula girdikleri andaki yemini de, etmelerinin neden sorgu konusu olduğunu tekrar sorgulamışlardır.
Subay Andı’nın 15 Temmuz sonrasında değil, 2023 Mart ayında yönergeden çıkarıldığı gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Ayrıca, Millî Savunma Bakanlığı da, Subay Andı’nın içeriğinde bir sorun olmadığını defalarca açıklamıştır.
Bu durum, teğmenlerin bir nevi geleneksel hakkı savunmak adına bu andı tekrar okumalarının da bir anlam taşıdığını gösteriyor. Öyle ki, bir önceki yılın mezuniyet törenlerinde de aynı yemin okunmuş, hiçbir itiraz yapılmamıştır.
Ayrıca, teğmenlerin mezuniyet törenlerinün gecesinde, gece boyunca Subay Andı’nı okumalarına herhangi bir itiraz yapılmamışken, tören öncesi ve sonrasına dair verilen emirlerin farklı bir gerekçeyle sorgulanması, adaletin sadece seçici bir şekilde uygulanmaya çalışıldığını ortaya koymaktadır.
Bu bağlamda, komutanlarında bu süreçte davranışları dikkatle sorgulanmalı, tutarsızlıklar açığa çıkarılmalıdır.
Öte yandan, mezuniyet töreninde okunan “Türkiye Yüzyılı” marşına da değinmek gerekir.
Aslında, siyasi mesaj algılaması yapılacaksa, asıl siyasi mesaj olarak öncelikle irdelenmesi gereken,
Bu marşın yönergede olmamasına rağmen resmi törende yer alması, bazı teğmenlerin bu duruma karşı çıkmasına neden olmuş ve siyasi mesaj olarak algılanmıştır.
Ancak ne komutanlar bu marşı sorgulamış, ne de siyasi sonuçlar çıkarılabileceği gerekçesiyle yasaklamıştır.
Bu çelişkili tutum, teğmenlerin suçlandığı “siyasi mesaj verme” suçlamasıyla aynı bağlamda değerlendirilmesi gereken bir durumdur.
Yine de, teğmenler her iki duruma da vakurca ve profesyonel bir şekilde yaklaşarak verilen emre uymuşlardır.
Bugün, Türk milletinin her ferdinin bu durumu sorgulaması ve adaletin yerini bulmasını talep etmesi gerekmektedir. Haksızlık karşısında sessiz kalmak, yarın benzer hukuksuzlukların artmasına zemin hazırlar.
Teğmenlerin ihraç süreci şeffaf bir şekilde ele alınmalı, gerekçeleri açıkça ortaya konulmalı ve masumiyet karinesi esas alınarak hareket edilmelidir.
Unutulmamalıdır ki Türk askeri, tarih boyunca yalnızca düşman karşısında değil, haksızlık ve adaletsizlik karşısında da dimdik durmuştur.
Bugün, teğmenlerimizin suçsuz olduğu gerçeği halkımız tarafından da benimsenmekte ve bu durumun bir an önce düzeltilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.
Türk milletinin desteğiyle, adaletin tecelli etmesi kaçınılmaz olacaktır.
Teğmenler yalnız değildir! Adalet er ya da geç tecelli edecektir!
