Öncelikle herkese mutlu pazarlar diliyorum dostlar.
Yavaş yavaş siyasi arena kızışmaya başlıyor malumunuz. İktidara talip olan partiler tüm tuşlara basmaya başladılar.
Ülke son günler de öyle hareketli günler geçiriyor ki kimin kiminle, kimin eli kimin cebinde, kim dost kim düşman ayırt eden beri gelsin.
Öyle ‘U’ dönüşler, zikzak çizmeler adeta havalarda uçuşuyor. Siyasetin omurgası diye bir kavram var dı eskiden şimdi ne omurg kaldı ne kaburga. Dün ak dediğine bugün kara diyen siyasiler günümüzde başrollerde oynuyor maalesef.
Son hafta yaşananları görünce eminim sizde benim gibi yok artık pes demişsinizi duyar gibi oluyorum.
Haftalardır ortalarda sağlık probleminden ötürü görünmeyen Bahçelinin nasıl oluyorsa hasta yatağından sağlıklı insanlardan daha çok telefon trafiği içerisine girmesi, ha bu trafik yoğunlukla DEM’lilerle oluyor her ne hikmetse. Demirtaş’ın; Bahçeliye, Erdoğan’a Bebek katili apoya yaklaşık 9 yılan yakın bir zamanda diliminde yattığı ceza evinden övgüler dolu güzellemeler yapması, Öcalan’nın hem Kürtçe hem Türkçe mektubunun okunması. Çok değil 10-15 yıl önce sorsanız size halüsinasyon görüyorsunuz tavırlarıyla meczup tavırlarıyla yaklaşırlardı. Hayaldi gerçek oldu. Koskoca ülke çözüm sürecinde binlerce masum insanı, askeri, polisi hayatından eden bebek katilinden medet umar pozisyonuna düşürüldü. Şehitlerin kemiklerini sızlatıyorlar şehit ailelerinin ciğerlerini bir kez daha dağlıyorlar. Yani şu faaliyetleri muhalif kanattan birisi yapmış olsa. Anında terör sevici, terörle işbirlikçi yaftası yapıştırıp ters kelepçe yaparlar inanın. Düşünün Türk milliyetçisiyim diyen zatı muhterem Bahçeli umut hakkı verilsin Öcalan gelsin mecliste konuşsun diyor. Öcalan mecliste konuşursa terörün biteceğine inanıyor. Ve bunu söyleyen zatı muhterem cumhur ittifakı ortağı ve ülke yönetiminde söz sahibi insan maalesef.
Diğer önemli konu CHP’nin cumhurbaşkanlığı aday belirleme süreci. Bu da baktığımız zaman başlı başına seyirlik tiyatro gibi geliyor. İmamoğlu belediye başkanı olduğunu unuttu il il seçim turuna başladı İstanbul Allah’a emanet.
Burda dikkat çeken bir husus var başkanlık sistemi ile ilgili tek bir cümle etmiyor. Parlementer sisteme geçişle ilgili tek bir kelam ağzından çıkmıyor. Ülkenin gerçek gündemine dair hiçbir şekilde somut öneri yok. Sadece sabahtan akşama kadar Erdoğan’ı eleştirel yaklaşım. Peki Erdoğan’ı eleştirmekle çözüm sağlanıyor mu 25 yıldan bu yana tüm partiler Erdoğan’ı eleştiriyor. İktidar değişikliği oluyor mu Erdoğan’ı eleştirmekle elbette hayır. O halde yapılması geren eleştirel yaklaşımdan uzaklaşıp ülkenin gerçek gündemine dair topluma çözüm önerileri sunulması. Peki var mı çözüm önerisi sorusunu sorduğumuz da şuana kadar şahsen ben duymadım.
Yapılması gereken birincil öncelikler
1- Parlementer sisteme derhal geçilmesi noktasında halka bunu beyan etmesi
2- Ekonomi noktasında şeffaflaşma ve kamu denetimlerinin liyakatli kadrolarca denetime tabi tutulması malum saraya yakın iş dünyası vergi noktasında durumu aşikar. Vergi kaçırdıklarını sağır sultanlar dahi biliyor.
3- Artık sabır taşını çatlatmak noktasına gelen Suriyeliler noktasında derhal ülkelerine gönderilmeleri. Hani Esad’ı bahane ediyorlardı Esad da gitti. Ülkenin artık kaldıracak takati kalmadı.
4- Tarımın millileştirilemesi ve organik tarım politikalarına dönülmesi
5- Madenlerin millileştirilmesi ve işletim tesislerinin kurulması
6- Hayvancılığın yerel teşviklerle kalkındırılması
7- Turizm pazarına destek verilmesi
8- Vergi yükünün hafifletilmesi
9- Telekom, Tedaş, Tüpraş vb gibi devletin önemli kurumlarının tekrar millileştirilmesi
10- İşsizlik noktasında somut çözümler geliştirilmesi bu noktada mesleki ve teknik liselerin desteklenmesi
11- 12 yıl zorunlu eğitimden vazgeçilmesi ve temel eğitimin ilkokul 5 yıl ile zorunlu tutulmak kaydıyla eğitimin şeffaflaştırılması(böylelikle hem işsizler ordusunun önüne geçilmiş olunur. Hemde ara eleman sorunu çözülmüş olur.)
12- Milletvekili dokunulmazlığının kaldırılması
13- Süper emekliliğin kaldırılması
14- Hukukun yeniden tesis edilmesi özellikle son 15 yıllık süreçteki atanan hakim ve savcıların yeterlilik sınavına ve mülakata tabi tutulması
15- Üniversitelerin ve milli eğitim sisteminin reforme edilmesi, Lüzümsuz bölümlerin kapatılması
16- Sağlık sektörünün sosyal politikalar çerçevesinde reforme edilmesi
17- Siyasi partiler kanununun değiştirilmesi (böylelikle genel başkan hegemonyasına son verilmiş olunur)
18- Milletvekilli ve belediye başkanı seçilme kriteri olarak dört yıl üniversite şartı getirilmesi
19- Cumhurbaşkanı seçilme şartı olarak doktora şartı ve minumum iki dil bilme şartı getirilmesi
20- Oy etki oranının uygulanması; ilkokul, ortaokul, lise ve üniversite mezunu kişililerin oy tesir oranında değişikliğe gidilmesi( Bilinçli seçim ülke yönetiminin kaderini belirliyor bu noktada bilinçli seçmene teşvik edilmiş olunur.) yani ilkokul mezunu veya okuması olmayan bir kişinin oyu ile üniversite mezunu kişinin oyunun denk tutulmaması. Birisinin cehaletinin diğerinin kaderine geleceğine etki etmemesi lazım.
Evet değerli dostlar yukarda ana hatlarıyla sıraladığım ülkenin temel gündemine dair ana maddelerin kim cumhurbaşkanı seçilirse seçilsin derhal uygulaması gereken acil konular olduğunu belirtmek isterim.
Şayet bu konulara dair çözüm önerisi yok ise kim gelirse gelsin ülkenin makus talihi değişmeyecektir bilmenizi isterim.