Amacım bir tartışma yaratmak değildir. Ehlibeyt'in Türk olması şart değildir. Bizim onlara sevgimiz yine değişmez. Ben ilahiyatçıyım aynı zamanda. Bu konuyu yıllar öncesinden araştırmışım. Araplarla bu konuyu tartışınca kızmıyorlar, benim tezimi kabul ediyorlar.
'Peki İbrahim Arap değilse nedir?' diye soruyorlar. Bizim Türkler memnun olacaklarına kızıyorlar. İzah edeyim. Türkmen Alevilerinin bu aşırı ehlibeyt sevgisini araştırdım ve Hz. Ali ve ailesine olan çifte sevginin iki nedenini buldum.
Biri kan bağı, biri din bağı olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bir yalanı ve bir gerçeği ortaya koymalıyız ki, mesele daha iyi anlaşılsın.
Hz. Ali'nin ve Ehlibeyt'in ve babası Hz. Muhammed'in Arap olmadığını, en büyük dedesi Hz. İbrahim'in soyundan başlayalım.
Önce Arap yalanını ortaya koyalım. Araplar ve Yahudiler amcaoğludurlar. Bunlara Sami Irkı derler. Hz. İbrahim'i ata olarak kabul ederler. Yani İbrahim'i sami kolundan gösterirler. Sonra da İbrahim'i arabı aribe (hakiki arap) olarak kabul etmezler. Arabı müstarebe olarak kabul ederler. Bu bir çelişki değil mi? Yani arabı müstarebe, arab olmayıp, Arabistan'a göç edip, dilini unutarak sonradan araplaşanlara diyorlar.
"İbrahim Hristiyan ve Yahudi değildir. O Haniftir" ayetini hatırlayalım. Bu ayete göre İbrahim Yahudi değilse arap da değildir. Çünkü arap ve yahudi amcaoğludur. Öyle ise İbrahim sami kolundan olmayıp yasef kolundandır. Yani Turani'dir. Bunu da yine bir ayetle ispatlayalım. Bir ayette İbrahimin babasının adı Azer'dir. Azerbaycan'dan Urfa'ya geldiği için geldiği coğrafyanın adı ile anılır. Azer lakabıdır. Eskiden soyadı yoktu, ünlü insanlar geldikleri coğrafya ile anılıyorlardı. Bilal Habeşi, Selmanı Farisi, Süheyl Errumi, Gazzali, Farabi hep asıl adlarından ziyade coğrafya ile ön plana çıkmışlardır. Buradan hareketle Azerin, Azeri Türkü olduğunu görüyoruz.
Tevratta asıl adı Taruh, islam ansiklopedisinde gerçek adı Tarekh olarak yazar. Tarekh, Türük, Türk olmuştur. Yani Hz. İbrahim'in babasını Azer lakabı ile ele alırsak Azeri Türkü olur. Gerçek adı Tarekh'i ele alırsak, Türük, Türk olduğu anlaşılır. Ur şehri Urfa Sümerlerin başkenti idi. İbrahim Sümer Türkçesini konuşuyordu, Arapça bilmiyordu. Mısır'a giderken Allah taradından kendisine Aramice öğretildi. İsmail zemzem suyun başında bebek iken Arapça bilmiyordu. Sonra Cürhümi kabilesinden bir kadınla evlendi. Arapçayı cürhümilerden öğrendi. Hz. İbrahimin babası Türk ise, onun amcasının kızı ve eşi sara da Türk olur. Onun oğlu İshak'tan gelen peygamberler İsa, Musa ve Hz. Muhammed de soy itibarı ile Türk olurlar.
Ayrıca İsmailin anası Haceri Kıptiyye de Kıpçak türklerindendir. Mısır Kıptileri Kafkasya'da Kıpçak olan Akbazya, Akbadya'dan gitmişler Mısır'a. Mısır Kıptilerine de çoğul olarak Akbad, Akbaz demeleri bir tesadüf olabilir mi?
Kısacası İsmail'in anası Haceri Kıptiyye'de Kıpçak Türkü'dür. Mısır'da Moğolları Mısır'a sokmayan komutan Baybars'ta Kıpçak türklerinden idi. Ayrıca Hz. İbrahim Kantura isimli bir Türk hanımla evlenir. Bu konuda "Kanturaoğullarına ilişmeyiniz.... Yani Türklerle savaşmayınız" buyuran hadisini hatırlayalım. Bu kadar teknik bilgiden sonra Hz. Muhammed'in, Hz. Ali ve Hz. Hüseyin'in de Türk olduklarını kabul etmeliyiz.