Dün, çevre yoluna girerken yol ayrımında hangi tarafa gireceğim konusunda tereddüt yaşadım. Yön tabelası o kadar açık olmasına rağmen yanlış yola girdim. Bir tereddütüm “pahalıya patladı” gideceğim yönün tam aksi istikametinde, uzunca bir yol katettim.
Kendime kızdım. Hatta arabanın direksiyonuna bir kaç kez şiddetle vurdum: ”Salak hele ben salağım sen de mi salaksın” dedim. Haliyle, araba kızgın olduğumu görünce cevap vermedi. Başka zaman olsa kesin cevap verirdi, hatta beni teselli ederdi.
İnsan kendine ne kadar kızarsa kızsın ‘bahane müessesesine’ başvuruyor. Ben de öyle yaptım. Bahane kendiliğinden geldi: ”Daha kötüsü olabilirdi, tereddütüm kazaya yol açabilirdi, bu Corona sürecinde kafalar o kadar karışık ki, sorunlar insanı dalgınlaştırdı, kandırıldım v.s.Yani kendimi haklı çıkarmak için ne bahaneler ne bahaneler!
Araba, kendime karşı bu kadar anlayışlı olmama, sevecen davranmama, bir fiske dahi vurmayışıma sessizce tanıklık etti. Eminim ‘şu insan kendine karşı ne kadar anlayışlı’ diye iç geçirmiştir. Belki de ‘iki yüzlü’ demiştir. Neyse bırakalım arabayı şimdi biz yolumuza bakalım. Yanlış yolumuza!
Keyfini çıkar bu yanlışlığın deyip ‘felsefe’ yapmaya karar verdim.
Soru 1: Beni bu yanlışlığa iten neydi? Geri dönüp, yanlış yola saptığım anı yeniden yaşamalıyım. Aynı yanlışlığı tekrar yaşayacak mıyım?
Soru 2: Bu yanlışlıktan ne sonuç çıkarmalıyım?
Cevaplara ikinci sorudan başladım. İkinci soruma iki cevap buldum:
Birincisi: Yanlış yolda çok fazla ilerleyemezsin. İlla ki geri dönüyorsun.
İkincisi: Yanlış yolda ileri gittiğini sanırsın ancak geri gidiyorsundur. Gideceğin yönün tersi seni geriye götürür.
Gelelim birinci sorunun cevabına. Beni bu yanlışlığa iten sebep neydi?
Yanlışı yaptığım noktaya geri döndüm, o tereddütü yaşadığım yol ayrımına! Yön tabelasını hiçe sayıp ters istikamete girdiğim noktaya. Aynı ‘başlangıcı’ yeniden yaşattım kendime. Bu kez tereddütsüz gideceğim istikamete girdim. Hal bu ki o yol ayrımından defalarca geçmiştim daha önce! Bu kez ne olmuştu?
Olan şuydu: Bütün açıklığıyla yön tabelası doğruyu göstermesine rağmen yanlış yöne girmem anlık tereddütümden kaynaklanmıştı. Biraz daha düşünme vaktim olsaydı...
Araba, dayanamadı dile geldi: ”Oh ne güzel ağamızın da gönlü neler istiyor. Bre salak çıktığın yolda tereddüt yaşamayacaksın, her hareketini düşünmeden yaşamalısın bir refleks gibi” demez mi? O an bıraktım arabayı orda.
Bazı sözler can acıtıyor nedense! Hele duygusuz, ilgisiz varlık sebebi bir makina olmaktan ibaret Okan birisinden mantıklı bir söz işitince. Bırakıyorsun!
Ne yazık ki, hayatta yanlış yol seçimleri bu kadar kolay telafi edilmiyor. Hayat yolculuğunda yanlış girdiğin yolun başına dönemiyorsun. Olanlar oluyor!
Bu yazıyla boşa vaktinizi aldım galiba. Aman boşverin, ne vakitler harcıyorsunuz bir düşünsenize, harcanan iki üç satır yazılık vaktiniz olsun. Daha ‘kaliteli’ bir yazı bulup, telafi edersiniz harcanan vaktinizi. Yanlışsız mükemmel hayatlarımız ne de güzel yaşanıyor!
Ne de olsa; Herşeyimiz tastamam, sorunsuz, kaygısız, huzurlu, tuttuğumuz yollarda burnumuzdan kıl aldırmadan yaşıyoruz. Harikayız, güzeliz, iyiyiz...
Ne de olsa!
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?