Virüslerden daha çok, insanlığa kastetmiş masonlar ve yahudiler tehlike arz ediyor.
“Grip (influenza) genellikle yıl içerisinde Ekim ayından başlayarak Mart sonu, Nisan başına kadar olan dönemde sık görülen oldukça bulaşıcı bir solunum yolu hastalığıdır. Grip, kuzey yarım kürede yer alan her ülkede ifade edilen aylar arasında toplumda önemli sayıda kişiyi etkileyen bir hastalıktır.“
Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi “resmen” masonların, gizli Yahudilerin, ve gizli Ermenilerin, yönetiminde olduğu Türkiye’de de grip vakalarına omicron teşhisi konuluyor. Dünya üzerinde bu hile aynı anda onlarca hükumet tarafından ve organize şekilde yapılıyor.
Aynı kara paracı sisteme çalışan ve organ kaçakçılığının tam da içinde bulunan Sağlık Sekreteri Koc*a ise hiçbir tıbbi ve bilimsel temeli olmayan, güvenilirliği olmayan vaka sayıları açıklıyor. Devlet sistemi, hususiyle sağlık sistemi içindeki gizli Yahudiler, gizli Ermeniler, gizli ve masonlar da tepeden gelen talimatla uygulanan bu plana yardım ve yataklık yapıyorlar. Emredildiği şekilde teşhisler koyuyorlar, açıklamalar yapıyorlar. Bu ha*inlerden basın ve medyada da bol bol var, onlar da aldıkları talimatlara uygun şekilde ortalığı adeta ateşe veriyorlar. Ateş olmayan yerden duman çıkıyor havası oluşturuyorlar. Tecrübeliler, organize şeikde bunu daha önce de yaptılar.
Bunun arkasında yine yüksek sayıda insanın, yürüyerek girdiği hastanelerden cenazelerinin çıktığı vakalar sık sık yaşanır olacak. Yakınlarının şaşkınlık içinde sosyal medya paylaşımları çok konuşulacak. Bu sırada mümkün olduğu kadar çok org*an çalınacak. Yine aşı dedikleri ve insan genetiğini kasten bozan, insanın beynini ve zihinini kısmen kısıtlayan ve yeri gelince tek bir sinyalle toplu ölümlere de sebep olacak sıvılar dayatılacak.
Bunu yaparken bir yandan da mümkün olduğu kadar çok sözde aş*ılar satılarak daha da çok para vurulacak. Yine kısıtlamalar yapılacak ve hafta sonları ile geceleri resmi araçlarla organl*lar uyuşturucular kaçırılacak, nakil edilecek. Mümkün olabilen her türlü kaçakçılık işleri de aynı anlarda yine resmi makamlara ait araçlarla yapılacak. Ve daha türlü türlü insanlık düşmanlığı sergilenecek. Bütün bu organizasyonun temel kolonu yine mason tarikatı olacak.
Türkiye’de aynı oyun, millete ihanet eden idarecilerin eliyle tekrar sahnelenmek isteniyor. Ne cumhurbaşkanlığı makamı, ne TBMM, ne adalet sistemi, ne tıp ilmini dikkate almak, ne hür bir basın ve medya, ne can emniyeti, ne mal/para emniyeti, ne ırz emniyeti kaldı. Çok sayıda yapılan resmî itirazlar kabul görmesede toplu restleşmeleri dikkate almak zorundalar. Zaten dünyanın doğulu batılı onlarca milletinin de boğazına kadar geldi be meydanlarda gösteri ve protestolar ile ayaklandılar!
Kara paraları kesildi, dünya üzerindeki hakimiyetleri tamamen bitmek üzere ve çılgınca şeyler denemeleri tuhaf görülmemeli. Bu çılgınları, biz dikkatli oldukça bize, insanlığa yarayacak ve fayda sağlayacaktır. Belki de kaçabileceklerini düşünerek hala milletin damarına damarına vuran adilikleri, ihanetleri ve kasıtları devam ettirmeye cesaret ediyorlardır. Lakin tam kadro halinde kaçabilmeleri imkansız. Birkaçı kaçabilecek olsa bile onların geri getirilmeme ve yargılanmama ihtimali yok. Servetlerine el konulmama ihtimali de yok. Meydana çıkartılacak somut gerçeklerden ve delillerden sonra dünyanın hiçbir ülkesinin bu alçakları himaye etme lüksü de yok.