“Şeâir-i İslâmiye”, İslâm’ın sembolü, nişanı, alâmeti demek. İslâm hukukunun uygulanması, Ezan-ı Muhammedî, hanımların giydiği çarşaf, namaz ve Ramazan-ı Şerif orucu gibi…
Evet, şu an içerisinde bulunduğumuz mübarek Ramazan-ı Şerif, İslâm’ın beş şartından ve şeâir-i İslâmiye’nin en büyüklerinden biridir.
Ramazan-ı Şerif’in faziletine ve Ramazan’da oruç tutanların mânevî kazançlarına dâir pek çok hadis-i şerif vardır. Bunlardan biri “Kenzü’l İrfan”da şu şekilde nakledilmektedir:
“Ramazân-ı Şerif’te sıdk u yakîn ile [Doğruluktan ayrılmadan. İnanıp sevabını Allah’tan bekleyerek] oruç tutanlar. Namazlarını terk etmeksizin salât-ı teravihi de edâ etseler [Teravih namazını da kılsalar], günâh-ı sağireleri mağfûr olur. [Küçük günahları affedilir.] (Câmiü’s-Sağir), (Kenzü’l İrfân Fî Ehâdis-i Nebiyyi’r Râhmân, 80 no’lu hadis)
İşte fırsat... Bu sene Ramazan 29 gün. Bugün ikinci gün. Demek ki önümüzde daha 27 gün var. Geliniz bu Ramazan-ı Şerif’i şânına uygun yaşayalım, ihya edelim, bu mânevî ticaret mevsiminde alabildiğine kazançlı çıkalım. Peki neler yapabiliriz? Evet, Elhamdülillah orucumuzu tutuyoruz. Ama bu orucu “hakikî oruç” gibi tutmaya gayret edelim. Yani, gözümüzü haramdan, dilimizi gıybetten ve kötü sözlerden sakınalım. Aklımıza, hayalimize, kalbimize de oruç tutturalım. Rabbimizin Esmâü’l-Hüsna’sının âlemdeki tecellilerini tefekkür edelim. Dilimizdeki zikrin kalbimizde yerleşmesine çalışalım. Bol bol Kur’an-ı Kerim okuyalım. Okuduklarımızı anlamak için tefsir okuyalım. Hadis-i şerifler okuyalım. Sılâ-i rahimde bulunalım. Takva sahiplerini iftara dâvet edelim. Komşularımıza iftarlıklar ve yaptığımız yemeklerden gönderelim. Zekât verecek durumda isek zekâtımızı verelim. Fitrelerimizi verelim. Mukabele takip edelim. Teravih namazını kılalım. Camiye gitmeye gayret edelim. Yolda rast geldiğimiz komşulara ve sair insanlara selam verelim, güler yüz gösterelim. Dargınları barıştıralım. Çocuklarımıza orucun faziletini anlatalım. Onlara orucu, namazı ve sâir ibadetleri sevdirelim.
Bediüzzaman Hazretleri, Mektubat isimli eserinde, Bakara Sûresi’nin Ramazan-ı Şerif’le ilgili 185. âyetini tefsir ederken, Ramazan-ı Şerif’in çok hikmetlerinden dokuz tanesini zikredip açıklamıştır. Yerimiz nisbetinde hülasa edelim:
Cenab-ı Hakk’ın Rubûbiyetine bakan hikmeti: Cenab-ı Hak yeryüzünü bir sofra yapmış, hadsiz hesapsız nimetlerini o sofraya sermiştir. Ramazan-ı Şerif’te mü’minler bir ordu gibi o ziyafete davet edilmiştir. Akşama yakın “buyurunuz” emrini beklemekte ve iftar vaktinden önce ellerini o nimetlere uzatmamakta, önlerindeki sudan içmemekte, Rablerine kulluklarını bu itaatleriyle göstermektedirler.
Ramazan-ı Şerif’in orucu Cenab-ı Hakk’ın nimetlerinin şükrüne bakmaktadır. Cenab-ı Hak insanlara hadsiz nimet vermiştir. Ancak insanlar ekseriyetle o nimetlerin şükründe ihmalkâr davranmaktadır. İşte Ramazan-ı Şerif’teki oruç; hakiki ve hâlis, azametli ve umumî bir şükrün anahtarıdır. İnsan o nimetlerin Allahu Teâlâ’ya âit olduğunu daha iyi anlar.
Orucun bir hikmeti de içtimâî hayatta, yardıma muhtaç durumda olanların hatırlanmasıdır. Zenginler bunu en iyi Ramazan-ı Şerif’te anlar ve muhtaç durumda olanların yardımına koşarlar.
Ramazan-ı Şerif, nefsin terbiye edilmesi için büyük bir fırsattır. Nefis, oruçlu halde iken kendisinin mâlik değil, memlûk [köle], hür değil, abd [Allah’ın kulu] olduğunu anlar.
Ramazan-ı Şerif, ahlakı güzelleştirmek için de büyük bir fırsattır. Bu mevsimde nefsin firavunluğun bırakıp, dergâh-ı İlâhi’ye iltica eder ve güzel ahlaklar kazanır.
Kur’an-ı Kerim, Ramazan-ı Şerif’te nâzil olmuştur. Onun için bu ayda bol bol Kur’an-ı Kerim okumalı, dinlemelidir. Kur’an-ı Kerim’i, yeni nâzil oluyor gibi okumak ve dinlemek ve ondaki hitâbât-ı İlâhiye’yi nâzil olduğu andaki gibi dinlemek ve o hitabı, Resûl-i Ekrem’den (asm) işitiyor gibi dinlemek… İnsan bu melekler gibi bir halette iken; Kur’an-ı Kerim’i, belki Hazret-i Cebrail’den, belki Mütekellim-i Ezelî’den dinliyor gibi bir kudsî hâlete mazhar olur.
Ramazan’daki amellerin misli çok fazladır. Kadir Gecesi’nde bire otuz bindir.
Ramazan-ı Şerif’teki oruç vasıtasıyla; kalb, ruh, akıl, sır gibi letâif oruç vasıtasıyla çok terakki eder. Nefis terbiye olur. Cenab-ı Hakk’ın kulu olduğunu hatırlar ve Rabbine itaate alışır. Daha önümüzde epey günler var. Geliniz bu fırsatı ganimet bilelim, Ramazan-ı Şerif’i şânına uygun ihya edelim, tes’id edelim. Sonunda da ağız tadıyla bayram edelim, inşallah…