DİB’in başındaki KILIÇLI İMAM Ali’nin konuşmaları ve hâlleri, bana 30.6.2017’de yazdığım yazımı hatırlattığı için yeniden bilgilerinize arz etmeyi uygun gördüm.
Bakar mısınz lütfen.
(O zaman henüz Taliban böyle olmadığı için “İRAN Molla Devleti”ni örnek göstermiştim. Şimdi orasını TALİBAN ŞERİAT DEVLETİ olarak okumak lazım ki, büyük bir Büyüğümüz tarafından “aramızda hiçbir fikir ayrılığı yoktur, aynı düşüncedeyiz” diyerek ilan da edilmiştir)
***
AMAÇ-ARAÇ-ZİHNİYET- HEDEF-NETİCE …
AMAÇ : CUMHURİYETİ devirmek.
ARAÇ : İmam MEKTEPLERİ.
ÖRNEK : İran Molla Devleti.
ZİHNİYET : İMAM, molla kafası.
MALZEME : Uyutulmuş, UYUŞTURULMUŞ ahâli.
DESTEK : Alenen RESMİYETTEN ve gazetelerden, TeVe’lerden.
HEDEF : ŞERİAT idaresi.
NETİCE : Çok YAKIN.
Düzce Valisi açıkladı:
“Her ortaokula en az bir İMAM-Hatip sınıfı açmak ve sonra da bütün liseleri İMAM mektepleri haline getirmek. Şimdilik 8 ortaokulda bu işe başlanmış.”
ZİHNİYET yani, kafa yapısı, ANLAYIŞ bu:
Her öğrenciyi, asgari seviyede de olsa, okuluna İMAM olarak başlatmak. Bunların büyük bir kısmını da İMAM olarak yetiştirip Devlet kadrosunda İMAM olarak görevlendirmek.
Çünki bu KAFA, her 1000 kişi için bir CAMİ yapılmış olması gerektiğini esas almaktadır.
Yani, Türkiye’nin 80 milyonluk nüfusuna göre 800 000 CAMİ lazımdır. Ama mevcut cami sayısı 124.000 civarındadır. Aradaki açığı kapatmak için, Türkiye bütün gücüyle çalışmakta ve her köşe başına, her boş arsaya (altı ÇARŞI) üstü CAMİ yapılmaktadır.
Bunca Cami için gerekli, ikişer İMAM, birer MÜEZZİN olmak üzere 2 milyon 400 bin kişiyi yetiştirmek, ancak her okulu İMAM mektebi haline getirmekle mümkün olacaktır.
Ve bu bile eksik kalacaktır. Zira, İran’daki, Suudi Arabistan’daki eli değnekli DİN muhafızları gibi sokaklarda dolaştıracakları, SAÇININ TELİ görünen kadınları
örttürecek, NAMAZ kılmayanları camilere sokacak adamlar da lazımdır.
Çünki, “DİN, hayatın her ZERRESİNE girmelidir” diye kabul edilmektedir.
Fizik, kimya, matematik, elektronik, akıl-mantık-felsefe bunlar için hiç önemli değildir.
Bunların nazarında, soru soracak, SORGULAYACAK insana ihtiyaç yoktur.
Esasen, böyleleri “ZARARLI” mahluktur.
Biliyorlar ki, bu suretle 1 İMAM, 1000 kişiyi KOYUN sürüsü gibi GÜDEBİLECEKTİR.
Bunlar da, halktan gelecek;
“kaynana, damadın evinde ölürse, cesedi BACADAN mı çıkarılmalıdır ?”
“Çarşamba günü çocuk yıkamak günah mıdır ?”
“KENEFE, önce hangi ayağımla girmeliyim ve çıkarken hangisiyle çıkmalıyım ?”
“İŞERKEN hangi DUAYI okumalıyım, sıçarken ne söylemeliyim ?
Sorularına rahatlıkla cevab verebilecek şekilde yetiştirilecektir.
Bu memlekete artık, DÜŞÜNEN insana yer yoktur.
ŞEYHLERİN dizinin dibine oturmayı ve elini eteğini öpmek için sürünerek gitmeyi MARİFET belleyen ve SEVÂB kabul eden DAVAR SÜRÜLERİ misali insanlara ihtiyaç vardır.
CÜBBELİ Ahmet Hocanın, Cehennem ateşinde YANMAYAN, mezarda Cenneti seyrettiren ve Sorgu Meleklerine kolay hesap verdirici KEFENİNİ; rüyada PEYGAMBERİ gösteren TERLİK icadlarını satın alan;
Nihat NAKİTOĞLU’nun (ve Oğlu’nun) 1400 sene evvelki MASALLARIYLA mest olan;
Bunların icadlarına yeni modelleriyle yeni İCADLAR katan; yeni yeni MASALLAR uydurabilen insanlar lazımdır.
“Aaaa, olur mu canım ? Ben DİNİMİ yaşıyorum, ORUCUMU tutuyorum, tutmasam da serbestce YİYORUM, plajda MAYO ile de dolaşabiliyorum” diyen ve Türkiye’yi Antalya’dan, Ege sahillerinden; İstanbul’u BOĞAZ’dan , Kadıköy’den; Ankara’yı da Çayyolu’ndan, Çankaya’dan, Kuğulu Park’tan, Tunalı Hilmi Caddesinden ibaret zanneden, buralardan başka yer görmeyen CAHİLLERE;
“hele bir de gidin, Rize’de, Yozgat’ta, Erzurum’da, Van’da, Yüksekova’da … Anadolu’nun her tarafında, bu yaptıklarınızı yapın, bakalım ne hâle geliyorsunuz” diyorum.
Çok yakında, o çok güvendiğiniz ve dünyayı oralardan ibaret zannettiğiniz mekânlarda da, eli DEĞNEKLİ, Sakallı-SARIKLI, Çarıklı-CÜBBELİ, insafsız, vicdansız, namussuz, AHLÂKSIZ, insanlıktan nasibini almamış bu AZGIN mahlukatı karşınızda göreceksiniz.
O zaman çok geç kaldığınızı anlayacak ve AĞLACAKSINIZ !?
Eeeeyyyy “EVET ÇOCUKLARI”, sizler bile PİŞMAN olacaksınız ?