Son günlerde bazı isimler, Sırrı Süreyya Önder’e geçmiş olsun dileklerini iletme bahanesiyle, aslında onun temsil ettiği cepheye dair bir meşruiyet kampanyası yürütüyor. Bu bir nezaket göstergesi değil, ustaca kurgulanmış bir propaganda faaliyeti.
Dikkat edin: Kimse bu dilekleri Sırrı’nın şahsi telefonuna mesaj atarak yapmıyor. Kimse samimi bir dua gönderip susmuyor. Hayır, tam aksine, gazetecilikten oyunculuğa, şarkıcılıktan sosyal medya fenomenliğine kadar sahip olunan her mecra kullanılarak sahneye taşınıyor bu “iyi dilekler”. Kitlelerin ilgisi, duygusu ve dikkati organize biçimde yönlendiriliyor.
Ama bu da yetmiyor; bu propaganda faaliyetini sorgulayan herkes linçle karşı karşıya kalıyor. İtiraz edenin insanlığı sorgulanıyor, faşist ilan ediliyor. Böylece hem propaganda yapılıyor hem de buna karşı çıkanlar susturulmak isteniyor.
Kusura bakmayın ama siz böyle yaparken, biz de şunu açıkça söyleme hakkını buluyoruz: Eğer birine yöneltilen her eleştiri “faşistlik” sayılıyorsa, sizin bu faaliyetiniz de düpedüz “PKK güzellemesi”dir, “Apoculuk”tur, “vatan hainliği”dir.
Çünkü bu durum iyi niyetle, masumiyetle açıklanamaz. Bir insan, kendisine küfreden birinin bile sağlığını dileyebilir, buna kimse bir şey demez. Ama mesele o değil. Mesele, bu iyi dilek kisvesi altında düşmana güzelleme yapılmasıdır. Mesele, “barış” diyerek bölücülüğü, “insanlık” diyerek ihaneti meşrulaştırma çabasıdır.
Unutmayın, biz sizin oyunculuğunuzu da sahne hâkimiyetinizi de kalemi nasıl kıvırdığınızı da iyi biliyoruz. Ama siz de artık bizi tanıyın:
Biz Kimin neyin reklamını yaptığını, kimin hangi cepheye hizmet ettiğini iyi biliriz
