USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Siyasete bakış...

20-12-2021

Arapça bir kelime olan “siyaset”in birçok mânâsı var. Bunlar içerisinde en meşhuru ve siyaset deyince halkın anladığı, “memleket idaresi”dir. Buna kısaca, bir ülkenin idaresi için lüzumlu olan sistemin tamamı diyebiliriz. Günümüzde “siyasî partiler” denilince zihne gelen ilk mânâ da budur. Mevcut sistem içerisinde kalacağını belirterek ülke idaresine tâlip olan siyâsî teşekküle, kuruluşa “siyasî parti” denilir. “Siyaset adamı” denilince akla gelen de budur. “Ülke idaresine tâlip olan kimse” demektir.

Ferit Devellioğlu’nun “Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lugat”inde, siyasete hayli mânâ verildikten sonra bir de şöyle denilmiş: “Siyaset-i Şer’iyye: Beşerin salâh ve intizâmı için İslâmiyet’in kabul ve iltizam ettiği hükümler.”

Buradaki tarifte belirtildiği üzere, İslâmiyet’in kabul ettiği hükümlerin uygulanması da siyasettir.

Günümüzde siyaset denilince, hep şu anda dünyanın ekseriyetinde mer’î olan sistem akla gelmektedir. Oysa, İslâm ülkelerinde dahi uygulanmasa da İslâmiyet’in temel esaslarından olan bir siyaset mevcuttur ve bu siyasete ve o siyaseti belirten sisteme inanmak farzdır.

Bu kâinatı yaratan Allahu Azimüşşan, kulları olan insanların bu dünyada da huzur içersinde yaşamaları için hükümler va’zetmiştir ve bu hükümlerin uygulanış şeklini göstermesi için de peygamberler göndermiştir. Peygamberler, yalnızca tenha köşelerde yaşayıp ibadet eden ve insanlara yalnızca ahlakî değerleri anlatan kimseler değildir. Peygamberlerin aslî görevi, Allahu Teâlâ’nın va’zetmiş olduğu sistemin ve kanunların icra ve tatbikini sağlamaktır.

Ben bir Müslümanım Elhamdülillah. Müslüman olduğum için Rabbime hadsiz hamd etmekteyim. Bir Müslüman olarak temel inancım şudur: İslâmiyet’in insanların idaresine taalluk eden hükümleri ve bir sistemi vardır. Bunun esasları fıkıh kitaplarında belirtilmiştir. Peygamber Efendimiz (asm) bu sistemi icra ve tatbik etmiş, bütün hükümlerini açıkça anlatmıştır. Daha sonra Hulafa-i Râşidin Peygamber yolunu tâkip etmiştir. Daha sonra kurulan İslâm devletleri de o sistemi -eksik olsa da- uygulamışlardır. Saltanat sistemi, yani idarenin babadan oğula geçtiği sistem, o İslâmî sisteme aykırıdır. Onun dışında Selçuklu ve Osmanlı Devleti dahil, bütün İslam devletlerinde mahkemelerde, eğitimde, çarşı pazarda, ailede temel esas olarak Kur’an ve hadis-i şerifler alınmıştır.

Ben bir Müslüman olarak, Peygamber Efendimizin (asm) belirttiği yapıya inanırım. Benim bu inancıma da saygı gösterilmesini beklerim. Gelelim günümüzdeki siyasî yapılanmalara: Ülkemizdeki, Avrupa ülkelerindeki ve dünyanın birçok yerindeki siyasî yapılanmaların menşei Avrupâî kanunlara dayanır. Siyasî partiler, “Biz bu kanunları esas almak suretiyle bu ülkeye ve bu halka hizmet edeceğiz” demektedirler.

Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak ve bir yazar olarak bu tarz siyasete bakışım şudur: Bu ülkeye ve bu halka gerçekten hizmet edenleri takdir ederim. Ülkemin ve halkın zararına olacak düşünceleri ve icraatları tenkit eder, bunların değişmesini isterim.

Elhamdülillah 2020 yılına kadar 120’den fazla kitabımız yayınlandı. Bu kitapları dikkatlice okuyanlar şunu fark etmiştir. Biz, Allahu Teâlâ’nın bizlere ihsan ettiği iki yurtta da huzur ve saadet içerisinde yaşamayı murad etmekte ve bunun için temel eserlerden faydalanarak o saadet yolunda yürümenin esaslarını belirtmeye çalışmaktayız. Dolayısıyla bizim muhatabımız evvelemirde bu vatanda yaşayan bütün insanlardır. Yani bütün siyasî parti mensupları da bizim muhatabımızdır ve kardeşimizdir. Saadet Partisi’nde, AK Parti’de, İyi Parti’de, CHP’de, MHP’de, Deva Partisi’nde, Gelecek Partisi’nde ve diğer partilerde; parti teşkilatında vazife almış olan akrabalarımız, tanıdıklarımız var. Bütün bu partilerin sempatizanları komşularımız, ahbaplarımız var. İşin doğrusu şahsen benim hepsine söyleyecek sözüm var. Bu bakımdan dışlamak da istemem, dışlanmak da… Az buçuk bu aktüel siyasetle ilgilenince de yakınlarıma şöyle derim: “Merhum Erbakan Hoca’nın yaptıklarını dikkate alın. O, her zaman bu ülkenin ve bu halkın menfaati için çalışmıştı.”

İşin doğrusu bu, yerli ve millî olunmasını, dik durulmasını, temel değerlerimizden tâviz verilmemesini isterim. Zor bir yazı yazdığımın farkındayım. Bilmem anlatabildim mi?

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?