USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

Sultanlar Sultanı’nın mülkünde neler oluyor?

22-03-2019

Bu kâinat Allah-u Azimüşşân’ın mülkü. Trilyonlarca yıldızlarıyla, milyarlarca galaksileriyle şu koca kâinatın Allah’ın yanında bir değeri yok. Hadis-i şerifte beyan buyrulmuş (mealen); şayet bu dünyanın Allah’ın yanında bir değeri olsaydı, kâfirlere bir yudum su içirmezdi.

İnançsız kitle, kelimenin tam manasıyla zavallıdır, akıl fukarasıdır. Kendilerini dev aynasında görüyorlar, “Bu dünyayı biz idare ediyoruz! Burada bizim sözümüz geçer!” diyorlar. Zavallılar!.. Dün, Nemrutlar, Firavunlar, Şeddatlar ve daha nice zalimler, tâğutlar da öyle demişlerdi. Ya şiddetli bir sesle, ya şiddetli bir zelzele ile, ya su unsuru ile, ya sivrisinek tâifesinin istilâsıyla, ya rüzgârla, ya mücâhitlerin kılıçlarıyla helak olup gittiler.

“Burada Allah’ın hükmü geçmez!” diyorlar. Yuh olsun sizin aklınıza! Şöyle bir kâinata bakın. Vücudunuzun zerrelerine, hücrelerine bakın, her yerde bir nizam, her şeyde bir mizan var. Her yerde Allah’ın hükmü geçerli. Güneş, ay, dünya, yıldızlar, galaksiler müthiş bir süratle hareket ediyorlar. Bir milim mihverlerinden sapmış olsalar kıyamet kopacak. Onları intizam dairesinde hareket ettiren, kâinata bu kadar kanunları yerleştiren Zat-ı Zülcelâl’in bu saltanatı bu azameti karşısında sizin ne kıymetiniz, ne hükmünüz var.

Bütün kâinatta Allah-u Teâlâ’nın tekvini kanunları hükümferma. Allah’ın teklifi kanunları uygulanmıyormuş. Rabbü’l âlemin dilerse o da bir anlık iş. Bakınız Hz. Ömer (r.a.) zamanındaki fütuhatlara… Yalnızca o kısa devrede Türkiye’nin yirmi misli büyüklükte yerler fethedildi. İran, Irak, Suriye, Anadolu’nun mühim kısmı ve Azerbaycan’a kadar çok geniş araziler İslâm devletinin sınırları arasına katıldı. Şayet bu fütuhat devresi Hz. Osman’ın (r.a.) ve Hz. Ali’nin (r.a.) hilafetleri zamanında devam etmiş olsaydı, bütün dünya İslâm devletinin hâkimiyeti altına girecekti. Ancak Kader-i İlâhî buna müsaade etmedi. İmtihan sırrı gereği, bazen müminler, bazen kâfirler galebe çalmaktadır. Şayet devamlı müminler galip gelecek olsa, imtihan sırrı ortadan kalkar. Rabbimiz bu dünyada böyle bir kanun koymuş. Âl-i İmran Sûresi’nin 140. ayet-i kerimesine meâlen bakalım: “Eğer siz (Uhud’da) bir acıya uğradınızsa , (Bedir’de de düşmanınız olan) o kavim aynı acıya uğramıştır. İşte böylece biz, zafer günlerini insanların kâh bir kesimine, kâh diğer kesimine nasip ederiz. Ta ki Allah, iman edenleri ortaya çıkarsın ve aranızdan şahitler edinsin. Allah zalimleri sevmez.”

Osmanlı Devleti’nin ihtişamlı devresindeki sınırlarını hatırlayınız. O sınırlar içerisinden tam kırk küsur devlet çıktı. Kur’an’a sımsıkı sarıldığı devrede zaferden zafere koşan o devletin fütuhatı devam etseydi, çok kısa zamanda bütün dünya İslâm’ın hâkimiyeti altına girecekti. Aslında bu fütuhat işi çok kolay. Bir defa düşmanın yüreğine korku girdi mi, işleri tamamdır. Bir uçtan girersiniz, atınızı Atlas Okyanusu, Büyük Okyanus kenarlarında sularsınız. Şimdi ise devran tam tersine dönmüş durumda. Müslümanların yüreğine korku girmiş. Hadis-i şerifte işaret buyrulduğu gibi, çok kalabalık kelle sayısı var, ama çer-çöp mesabesinde. Kalplere vehn hastalığı yerleşmiş. Tıpkı Talut’un ordusunda yasak sudan içenlerin hali gibi, dizlerin bağı çözülmüş.

Şu 1,5 milyarlık İslâm âleminin tamamı 40 sahabenin imanının benzerine ulaşırsa, Bedir’in 313 kahramanının salâbet-i dîniyesinin benzerine sahip olsa, iş tamamdır. İşte o vakit bütün kâfirler, bütün zalimler için sıçanın (farenin) deliği bin para olur. Kaçacak delik ararlar. İşte o vakit Mısır’ın münafık zalimleri mazlumlara el uzatamaz, ecnebilerin uşaklığına soyunup da Müslümanlara bomba yağdıran ve açlığa mahkûm eden madrabazların saltanatı sona erer. Doğu Türkistan’daki kardeşlerimize kan kusturanlar, diz çöküp yalvarır. Milyonlarca Müslüman’ı katledenler, yaptıklarının hesabını verir. Bakmayın siz aldatıcı manzaraya. Gerçek şu: Sultanlar Sultanı’nın hükmü her yerde geçerli. Her bir yağmur tanesini bir melek indirmekte. Bütün yıldızlarda bir karışlık boş yer olmamacasına Allah’ın o mutî’ (itaatkâr) memurları secde etmekte, emrine hazır beklemekte. Yahu şöyle bir düşünün şu kâinat içinde şu yaşadığımız dünyanın cirmi ne kadar? Kaldı ki bu dünyanın da her zerresinde Allah’ın hükümleri cari. Peki, daha ne konuşuyorsunuz? Ey Müslümanlar, sahi size ne oldu?.. Siz de mi aklınızı yitirdiniz!..

 

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?