Ben bu satırları gece yazarken, içimde tarifi zor ama hani böyle, çayırı çimeni, etkisine almış, önüne, ne çıkmış ise silip süpürmüş, hortum ve kasırga zamanlarını yaşıyordum puhumda!..
İçimden bir ses ve eminim. Adım gibi eminim, Tanrının sesiydi o ses ve "Yalnız değilsin, herşey senin ve herşey benim bizim safımız ve bize ait olanlar için savaşıyorsun! Gerçekler benimdir! Sen gerçekleri koruyorsun!" diyordu...
Haber istihbarat, istasyon sahalarını tararken birden bir not ilişti gözüme! Saniyeler içinde isthbrt havuzundan düştü! O not "Sedef Kabaş'ın Sarıyer'deki evine operasyon yapılacağını ve gözaltına alınacağını" yazıyordu!
Bir gazeteci, usta yorumcu, liyakat ve alanında bilinen tanınan uzman bir isim daha gözaltına alınacaktı. Dehşete ve hayrete düştüm! "Bu mudur!şimdi'' dedim kendi kendime. Neden biz gazeteciler, hep sanık ya da şüpheli oluyoruz!??? Bu ülkede "ASİL İSLAM DİNİ İLE DALGA GEÇEN "HAKARA, MAKARA" diye dalga geçip bir de utanmadan Büyükelçiliğe layık görülenlere neden bir şey olmuyor da, olan ve yapılanlar hep bizlere oluyor!???.. Adalet bumu dur!???..
Yeri yurdu ikametgahı belli olan ve aslında asla da kaçmayacak olan bir insanı, hele de çocuğu ile yalnız yaşayan bir insanı, bir kadını gecenin bir yarısında polisi kapısına diken güç nedir!?? Neyin gücüdür!... Ben söyliyeyim hemen! Herhangi bir durumdan kendi üzerine vazife olmayan bir şeyden faydalanmaya kalkışan korkunun sahte yüzüdür o... Onun adı korkudur!... Korku!... Korku.!!!.... Daha dün gece, içimiz acıdı vicdanımız yandı! "İstanbul Sarıyer'de yaşlı bir teyze ve amcamız ! Dondurucu ayazda soğukda bas bas bağırarak titrek ve cılız utangaçlıkla "Ne olur bize yardım edin evimizin kirasını ödüyemiyoruz! Bize yardım etmek ister misiniz ???" Diyorlar dı!...
Hani Adalet!??? Hani vicdan!??? Biz nerde yaşıyoruz!??? Nerede sosyal devlet yardımlaşma paylaşma!???? Ne oldu bizlere!.... İnsanlık mı öldü!??Yoksa zaten biz hiç yaşamıyormuyuz!??? Gecenin bir yarısı ben bu yazıyı yazarken bana bu soruları sordurtan güç nedir!???...
Ülkemizde yaşadığımız şehirlerde ve köylerde, elektrik faturaları, doğalgaz ve hayat pahalılığı ile boğuşurken bizler, bunların üzerinden kalkıp, iktidar sahipleri kendilerine muhalifçilik oynuyorlar ise, orada çok büyük sorun var demektir!.. O sorunu da yaratan iktidar sahiplerinin akılalmaz "Alicengiz" oyunları ile gerçeklerin üzerlerini örtme çabasıdır!.... Oysa gerçekler tektir! Doğru olan gerçeği yansıtmaya bilir! Çünkü içinde sahtelik barındırır! Riyakarlık barındırır!... Benzerinden ve sahtesinden ayrılacak tek yegane sis perdesinin üzerinden arınan arınacak olandır! İşte o gerçektir! Tektir! Yeganedir!... Biriciktir! Gerçek adalettir! Tıpkı aşk ile duyulan yaşanılandır!.... Bu öğretidir! Zeytin ağacı öğretisidir!... Lakin son yirmi yılda, zeytin ağaçlarımızı bile katleden bu iktidar sahipleri değilmi dır!???Öyle ise, demek ki, istenilen, başka, Sunulan ve göz önüne konulan başka!!!!!!....
Esenlikler dilerim sevgili okurlarım!
