Sosyal medyanın ortaya çıkmasından ve kullanımının yaygınlaşmasından sonra yeni bir meslek türü ortaya çıktı: “Trolcülük.” Bunları eski zamanlardaki “kralın soytarıları” ile karıştırmamak lazım. Evet, parayı verene hizmet ediyorlar, ama bunların kafası müthiş çalışıyor.
Eskiden bohçacılar vardı. “Bohçacı geldi hanım!” diye sırtlarındaki bohça ile sokak sokak dolaşırlar, bohçadaki malzemeleri satmak için bazen de kapıları çalarlardı. Trolcüler de önce sosyal medyada marifetlerini sergiliyorlar. Fenomen oluyorlar. “Bundan iyi trolcü olur!” diyenler de bir şekilde bu yeni meslek erbaplarıyla irtibata geçiyor, görüşme, pazarlık faslından sonra trolcüler yeni efendilerinin hizmetinde çalışmaya koyuluyorlar.
Trolcülüğü sakın hafife almayın. Bunlar siyaset, iş, spor, aklınıza ne gelirse her sahada faaliyet gösteriyorlar. Bazen terminatör, bazen sniper, bazen godzilla, bazen “yakala co!” der demez avının üzerine atılan avcı gibi davranıyorlar. İşleri trollemek. Bunların mesleğinde dürüstlük, insanlık, namus, ahlak mefhumuna yer yok. Hedefe ulaşmak için her yol mübah… Tek işleri var, tahribat…
Trolcülerin en büyük avantajları hukuka karşı kamufle olabilmeleri. Ellerinde bir bilgisayarla dolaşıyorlar. İnternetin çekim alanına giren her yer onlar için çalışma mekânıdır. Yakala yakalayabilirsen. Okyanus ötesinden bile habire yayın yapabiliyorlar.
Bu trolcüler iyi para alıyorlar. Keyiflerine düşkünler. Köşklerde, yalılarda çalışıyorlar. Para mühim değil. Efendilerinde para çok. Taş attın da kolun mu yoruldu, misali. Salla gitsin. Oradan bir cümle al, buradan bir kelime al. Kes, yapıştır. Fotoshopla. Üzerine bir tutam soğuk espri, bir tutam flaş cümlecik serpiştir. Al sana bir trolcü eseri! Hedef; bazen ülkenin en tanınmış siyasetçisi, bazen başbakan, bazen bir bakan, bazen siyasetçilerin muhtereme eşleri, bazen iş dünyasının tanınmış bir siması ve bir ürün olabilir. Yapılan iş, tahriptir, aşağılamadır, karalamadır. İftiranın, yalanın, fitnenin bini bir paradır…
Trolcüler hayalet gibidir. Ele avuca sığmazlar. Yakalamak çok zordur. Yaptıkları iş basit, ancak tahribatı çok büyüktür. Başbakanları, bakanları alaşağı ettikleri, nice saygın insanı itibarsızlaştırdıkları görülmüştür.
Trolcüler, aslında bu çağın musibetleridir. Ye’cüc Me’cüc, Dabbetü’l Arz gibidirler. İnsanlar artık, “Euzubillahimine’şşeytânirracîm” der gibi, trolcülerden de sakınır oldu. Çünkü sosyal medyada hesabı olan herkes trolcülerin hedefinde. Adamlar gırgırına, kendi halinde, saf insanları bile trollüyorlar.
Trolcüler, bir nevi, bazı terörist ve teröre destek veren devletlerin bünyesinde yer alan “pis savaşçılara” benziyor. Nasıl o özel olarak yetiştirilmiş birlikler, işgal ettikleri yerlerde evlere giriyorlar, tecavüz ediyorlar, altınları ve değerli eşyaları gasp ediyorlar, sonra da o hane halkını öldürüp yakıyorlarsa, trolcüler de insanların mahremiyetine saldırıyorlar. Onlar için özel hayatın gizliliği ortadan kalkıyor.
Devletler ve birçok mühim kuruluşlar siber saldırılara karşı kendilerince tedbir almakta. Ancak trolcülere karşı ne tedbir alırsanız alınız, illa bir köşesinden o tedbirleri izale edip yapacaklarını yapıyorlar.
Emniyet teşkilatının, terörle, kaçakçılıkla, organize suçlarla, uyuşturucu ile vs. mücadele şubeleri var. “Trolcülerle mücadele şubesi” var mı, bilemiyorum. Ya da hukukta trolcülere karşı ne gibi müeyyideler var, onu da bilemiyorum. Ancak bildiğim şu; Trolle ve trolcülerle mücadele çok zor. Hani zorba demiş ya; sende bu ense, şu adamda da bu para varken daha çok tokat yersin, diye… Meydanda bu kadar şeytanî zekâya sahip trolcü, ortada da rakiplerini trolletmekle saf dışı bırakmak isteyen bu kadar paralı vampir oldukça bu pis meslek revaç bulmaya devam edecek demektir.
