Bu güne kadar terörden, savaşlardan, iç savaşlardan ve kara paralardan beslenerek ayakta kalabilmiş olan ABD'nin, Çin merkezli yeni bir Örümcek ağı örme peşindeki başkanı olan Biden, "SDG(YPG/PKK)’ye bizimle tam ortaklığından dolayı teşekkür ederim." dedi. Dedi ve tahammül sınırlarını aştı.
Bizim hala bunlarla ne işimiz var?
Bir yandan, bize karşı kurulmuş olan AB'nin kapısında bizi kırk yıldır bekletiyorlar. Diger yandan da ucuz askerleri olalım diye bizi NATO üyesi yaptılar ve yetmiş yıldır kanımıza kadar sömürdüler. Bunları hep başımıza geçirdikleri hainler sayesinde yapabildiler. NATO'nun gerçekte en güçlü, en savaşçı ordusu olduğumuz halde NATO içinde ve dünya siyasetinde varlık göstermemize, ülkemizi müreffeh bir vaziyete getirmemize, gelişmemize, yükselmemize izin vermediler.
Geçen bu süre zarfında ülkemizde ve eski topraklarımız olan çevremizdeki ülkelerde onlarca terör örgütü kurdular. Defalarca işgal denemeleri yaptılar. Defalarca katliamlar yaptılar. Defalarca ihtilaller yaptılar. Vahşice kan döktüler, kandan beslendiler. Kasten oluşturdukları otorite boşlukları ve mülteci akınları sayesinde insan kaçakçılığı dahil her türlü kara para işlerini yaptılar. Suni sorunlar çıkarttılar, bunların onlarca sene boyunca çözülememesi için ellerinden gelen her şeyi yaptılar. Basını, medyayı kontrolleri altında tuttular. Türk gibi, müslüman gibi duruşu, yaşayışı yasakladılar. Olağan üstü baskı altına aldılar, kendileri sınırlar çizdiler.
Diyanet işleri teşkilatını bile bunlar kurdular ve bu teşkilat üzerinden bile bize akıl almaz tuzaklar kurdular. Ülkemizde eğitim sistemini ve müfredatını bunlar belirlediler. İmam hatip okullarını hatta ülkücülük akımını bunlar tesis ettiler. Milleti sağcılık, solculuk diye diye bölüp birbirlerine kırdırdılar.
Gelişmememiz için, yükselmememiz için, güçlenmememiz için her şeyi yaptılar. Saymakla bitmez kötülük, zulüm ettiler. Maddi ve manevi her sahada geri kalmamız için ellerinden gelen her şeyi, hiç tereddüt etmeden, hiç ahlaki ve vicdani sıkıntı çekmeden yaptılar.
Üstelik, bunca zaman boyunca onlar çağdaş/medeni ve örnek toplumlar sayıldılar, biz ise çağdışı görüldük. Hala bu bakış açısındalar. Avrupa da aynı, ABD de aynı bakış açısında...
Öyle alışmışlar ki bu haksız, hukuksuz ve küstahça ve vahşice tavırlara, ABD Dışişleri Bakanı Ned Price'ın son açıklamaları bile tamamen bu zihniyetle yapılmış açıklamalardır.
Sanki Türkiye yok, sanki Türk milleti yok, sanki Türk milletinin iradesi, tercihleri, hürriyeti yok… “Biz ne dersek onu yapacaklar. Ukraynaya gidip öleceksiniz dediysek, gidecek ve ölecekler. Kore'ye de gönderdik, orada da öldüler. Bunlar ölmeye ve sömürülmeye çoktan alıştırıldılar" demek değil midir Price'ın açıklamaları...
İşte tam bu gelişmelerin yaşandığı zaman içinde, ABD'nin başkanı Biden da YPG/PKK'ye, kendileriyle her türlü terör işinde, cinayetlerde ve katliamlarda, organ kaçakçılığına kadar her türlü kara para işlerinde iyi ortak oldukları için hususi teşekkür etti. Ölen, yaralanan, sakat kalan, kaçırılan çocukları kaçırılan organları için kaçırılan ya da öldürülenler kimler? Türkiyeliler... Suriyeliler... Iraklılar... İranlılar.. Pakistan'lılar... Türkler ve diğer müslüman halklar. Ve öyle küstahlar ki, gözümüzün önünde binbir türlü tezatı, rezilliği, adiliği açıkça sergiliyorlar. İşlerine gelince sözde İslami terör örgütü Taliban'ı resmi hükumet olarak tanımaya bile kalkıyorlar. Bu ne rezalet, bu ne tahammül edilemez bir şeytanlık seviyesidir..
Bir yandan Türkiye onların sözde dostu ve müttefiki ve NATO kapsamında anlaşmalı oldukları ülke ama bir yandan Türkün iç ve dış düşmanları, onların en iyi ortakları... Sadece bu kısmı açsak, sayısız misallerle, yaşanmış hadiselerle anlatmaya kalksak, yazmakla baş edilemez.
Sonra... Türkiye NATO üyesiymiş, AB'ye adaymış, müttefikmiş, zırva...
Bizim bu derece insanlıktan çıkmış kişilerle, bunları başlarında tutan ve indirmeyecek kadar ayardan çıkmış milletlerle dostluğumuz Müttefikliğimizin olması akıllara zarar. Bunlara çalışan hainlerin onlarca yıldır attığı resmi imzaları anlamak da mümkün degil!
Şimdi diyorum ki "Türkiye NATO üyesi olmamalıdır. AB'ne aday ülke de olmamalıdır. Yönü bundan sonra batıya dönük de olmamalıdır. Kendi ahlaki, manevi, hukuki temellerini daha fazla batı yanlısı siyasetlerle tahrip edecek ve kendini daha fazla maddi ve manevi felaketlere de sürüklememelidir!
Acilen, bir lider’in, bir hükumet’in, bir yapı’nın bir kesim’in yüreğine güvenen liyakatçıların gerekirse tüm parti’lerin ortak paydada buluşmalarının, Büyük Türk Birlik ve beraberliğini kurarak,
kan, gözyaşı... terör, katliamlar, cinayetler, insan katledilen ayinler, organ mafyası, tecavüzler, sömürmeler, uyusturucu ticareti ve bütün pisliklere son vermelerinin vakti gelmiştir!