USD 0,0000
EUR 0,0000
USD/EUR 0,00
ALTIN 000,00
BİST 0.000

YUVA(R)LAMA ZAMANI

24-05-2019

Ramazan bayramının vazgeçilmezlerinden birisi ‘‘yuvalama…’’

Gaziantep’in her evinde azdan çoktan yapılan yuvarlamayı tarif etmeden önce, yazıya çok şanslı başlamanın sevincini yaşıyorum…

Havalar sıcak olunca, dar ve gölge sokaklarında yürümekten keyif aldığım Bey Mahallesinin restore edilen ara sokaklarını her zaman tercih etmişimdir…

Eski sinema sokağını usul, usul tırmanmaya başlamıştım ki, komşu kadınlar Karataş (bazalt) döşeme yola sofralarını açmış, önceden leğende yoğurup hazırladıkları yuvalamayı el birliği ile yuvalamaya başlamışlardı, olanca samimiyetimle yaklaştım ve fotoğraf çekmeme izin var mı? Diye sordum…

Çekersin tabi “gardaşım” dediler...

Nerelisin diye soracağını hissettim birisinin… Çünkü yarım pantolon, omzumda çanta, elimde hiç yanımdan ayırmadığım fotoğraf makinem o mahallede kim olsa sorar… Çünkü yerli yabancı gezginlerin sıkça gezdiği bir mahalle…

Fotoğraf çekip, onlarla konuşurken, çekilmiş pirinç, içerisindeki kıyma etin, nohut’un, yoğurdun ve parça kemikli etin, yuvalamanın maliyetini beraber hesaplamış olmak, onlara yuvalamaya ve bu kente hiç yabancı olmadığımı anlatmaya yetti, bende üstelik tabakhaneliyim dedim laf arasında…

Yuvalama, bir başına bir kadının kolay yapacağı yemeklerden değildir… Hele bir yanlış yapıp yoğurdu kesilirse, bayramda sadece evdekilere değil bütün mahalleye “carıs” olur…

Et pahalı, üstelik bayram alışverişi, peşinden çoluk çocuk gelip “el öpecek” büyükler onlara harçlık verecek, eve hiç olmazsa bir tatlı girecek (sanırım bu bayram tatlı da evde yapılacak) “zerde neyimize yetmez kız Safiye” dedi yaşlıca olan…

Bayram ziyaretine gelenlere, tadımlıkta olsa yuvalama “ikram geleneği” Gaziantep’te hiç bitmeyecek… Ekonomik şartlar ne olursa olsun yuvalama geleneği bozulmayacak inancını yitirmek istemediğimden böyle söylüyorum…

Küçükken annemizin yanına oturup yuvarlamaya yardım ettiğimi anımsadım, Bey mahallesinin ara sokaklarından Atatürk Bulvarına ininceye kadar bir daha yaşadım geçmişi…

Ramazan akşamları, ailece hısım akraba ziyaretlerine gidilir mevsim kış ise uzun süreli oturulur, bu zaman dilimi içerisinde neler ikram edilirdi neler…

Cevizli-fıstıklı sucuk, bastık, kuru üzüm, eğer tavan arası varsa ki (her Antep evinde vardır) hevek üzümü, tarhana, ceviz içi, zerde, sütlaç… (baklavayı, çocukluğumda baklava kırığı olarak on, on beş kuruşluk alıp ekmeğe dürüm edip yediğimi hatırlarım)

Ama bastığa, ceviz dürüm edip yemeyen yoktur sanırım…

Yerli ve yabancı misafirlerin Gaziantep’i ziyaretlerinin en önemli sebeplerinden biriside, mutfağımızdaki yemeklerin ve tatlıların doyumsuz tatları, derken; mutlu bir bayram diliyorum…  Nerede eski ramazan ve bayramlar…

“yuvalama yemesen de tadına bak, pişman olmazsın…”

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?